Hoş Geldin Mavim

Gönderen Dert Ortağı 06 Haziran 2010
Hoş Geldin Mavim

hoş geldin mavim
cehenneminde gelincikler açmış
açıktır kapım
kokunu aldım
bin yıllardır susuzum
büyüyen çığlar gibisin
ömrüme ömür
bedenime can
damarıma kandır öpüşlerin
sevmelerime yasla başını
çöller yağmura muhtaçmış
bin yıllardır beklediğim çiy damlası gibi düş yüreğime
kirlenmiş varlık’ların var’larını süpür
tarihin yüzünü aşk ile yıka
istemem senden gayrı hazine
bir ateş yak dağlarında yüreğinin
Demirci Kawa yeniden doğsun
dehle Dehak’ları, sür yurdundan
gürül gürül gökyüzü sevda yağsın

hoş geldin mavim
yazmamın al oyası
kalemimden adın düşüyor
sayfalar gökkuşağının yedi rengi
adı konmamış şiirler adadım sana
ömrümün iklimleri maviye çalar
güneşin dağlarıma şavkımış
karlar eritmiş
bahar getirmişsin
yitirilmişlerimiz
yarım kalmışlarımız adına
ne var ne yoksa senden öte
senden yana
sevdaya dairleri heybende getirmişsin
namus borcum
yazgımdır iki kaşının arasından öpmek
hükmü verilmiş
eğ başını dudaklarıma
karayağız bakışın Anadolu’m
gülüşün biçilmemiş başak
sevdanın dili anadilim
türküler seni söylesin
teller seni inlesin
dört bir yandan sarayım yüreğini
hasreti kalmasın umudun

hoş geldin mavim
bana beni getirdin
bütün yaralarını kanat gözlerime
kanat ki
alnın yaylasında çiğdemler açsın
iklimsiz mavi
karlı boranlı başım şimdi
içimde bir haylaz çocuk çıldırıyor
büyümelerdeyim
duman içir doruklarından
sarhoş et beni
Neyzen ile Nesimi’ye eyle selamı
gülüşüne yaslandığım
delirip delirip uslanmadığım
us’umu sustur
yüreğim döksün kelamı

hoş geldin mavim
yüzün memleketim ekinleri
tapınaklarına sığınmak isterim
yurtsuz koma beni
sana ömrümü sundum
baş koydum gelişine
çingene gülüşlerimle koynunda
ölümüne yaşamanın adı ol
böyle sevdalar görmemiş bu eller
bu dağlar soğuk bu mevsim
sığmıyor iklimlere
birikmiş üşümelerim
bedenime çal kibriti
tutuşsun bozkırların külümsü renkleri
yak bütün geceleri
yak ki
kıvılcımlar yalımlansın
büyüsün, büyüsün, büyüsün...

hoş geldin mavim
asi bir kız doğurmuş yeditepeli şehir
büyümemiş kökleri saksıda
yaylalarına götür
turna sürüleriyle havalansın
gezdir bütün iklimlerini hayatın
iki damla yaş dök
dört mevsim yaz-bahar
nasıl yeşerir çiçeklenirim gör

hoş geldin mavim
selam et yarınlara
alınacak öcümüz var zamandan
okyanus gibisin bencileyin
öyle derin, öyle dolu
dudakların volkan
parçala kraterleri
lav lav savrul
savruldukça çoğal
çoğaldıkça dağıl
dağıldıkça çözül
çözüldükçe birik
biriktikçe büyü bana...

hoş geldin mavim
karşılığım sensin
sana yaşamaya geldim
öpsem tutuşursun
tepeden tırnağa alev alır yanarsın
kirpiklerin hasret bulutu
dök bana içinde bin yıllardır biriken yağmuru
her damlada deniz olsun gözlerim
günahkar dünyanın kiri yıkansın
çağın yüzü sevda ile aklansın

hoş geldin mavim
nefesin soluğuma rüzgarları
gülüşün dağ nergizleri getirdi
doruklarım çırılçıplak bahar şimdi
hoş geldin mavim
düşürdüğün çığlar kadar seviyorum seni...
Meral VURGUN
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

0 Yorum

Yorum Gönder

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: