Kapitalizm Can Çekişiyor - ABD Batıyor

Gönderen Dert Ortağı 08 Mart 2009
Kevser ÇAKIR / TIMETURK

Tarihsel sosyolojinin öncülerinden Immanuel Wallerstein Bilgi Üniversitesi'nde “Jeopolitika ve Dünya Ekonomisi: Dönüşüm Krizi” başlıklı bir konferans verdi.

Akademik ve sosyal çevrelerin yakından tanıdığı, geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan Georgetown Üniversitesi Öğretim Görevlisi tarihçi Faruk Tabak, ölümünün birinci yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi'ne ait iki ayrı kampüste düzenlenen etkinliklerle anılıyor. Tarihsel sosyolojinin öncülerinden Immanuel Wallerstein’in de konuşmacı olarak katıldığı etkinliklerden biri olan “Jeopolitika ve Dünya Ekonomisi: Bir Dönüşüm Krizi” başlıklı konferans 6 Mart Cuma günü Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleştirildi. İlgilenen herkesin katılımına açık gerçekleştirilen konferansa çok sayıda öğrenci, yazar ve akademisyen katıldı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. İhsan Bilgin açılış konuşmasını yaptıktan sonra, Tabak’ın çalışmalarının günümüze yansımalarından kısaca bahseden Wallerstein, “bugün”ü anlamak için “dün”ü iyi tahlil etmenin gerekliliğine vurgu yaptı. Wallerstein daha düne kadar birçok ekonomistin çıkıp her şeyin iyi olduğundan bahsettiklerini, oysa bugün bu krizi anlamakta zorluk çektiklerini belirtti. "Kapitalist modern ekonominin ve Amerikan hegemonyasının ertesinde yaşıyoruz ve Amerika’nın hızla gerilemesini seyrediyoruz" diyen ünlü sosyolog,, bu krizin diğerlerinden farkını şu sözlerle açıkladı: "Kontitatif B süresinin sonuna gelmiş durumdayız. Bu kriz ilk değildir, belki son yüzyılda bu tür krizleri en az on defa gördük. Fakat bu krizi diğerlerinden ayıran temel etken, sistemin yapısal dönüşümü ve değişimidir. Amerika’nın son kırk yıldır gerilediğini gözlemliyoruz. Bütün gerilemeler gibi bu dönemde yavaş ortaya çıktı fakat şimdi bu gerileme oldukça hızlandı.”

"On bin metre yukarıdan bomba atmak bir direnişi kırmaya yetmiyor!"

Dünyanın döngüsel olarak bu tip krizlerle karşılaştığını belirten Wallerstein, daha sonra ABD’nin hegemonik gücünden ve nasıl çöküşe geçtiğinden de şu sözlerle bahsetti: “Amerika bundan birkaç yıl öncesine kadar, kendi ihtiyaçlarına karşılık veren bir güçtü. ABD’nin hegemonyasının en önemli dayanak noktalarından biri güçlü ekonomisiydi. Ucuz üretilen malları, pahalı fiyatlara satıyor ve insanları daha çok tüketmeye teşvik ediyordu, böylece ekonomik olarak kalkınmayı sağlıyordu. İkinci dayanak noktası ise askeri gücüydü. Son yıllara kadar, Amerika Birleşik Devletleri’nin askeri gücünün rakamlarından bahsediyorlardı. ABD’nin belirli bir düzeni ürettiği ve diğer tüm devletleri yenecek kadar güçlü askeri yapıya sahip olduğu iddia ediliyordu. Amerika, eğer bu gücü kullanmayacaksak, en büyük güce sahip olmanın manası yoktur diyordu. Fakat bu bakış açısının gerçekçi olmadığı aşikardır, son günlerdeki olaylar gösterdi ki on bin metre yukarıdan bomba atmak bir direnişi kırmaya yetmiyor”

"Bush tek taraflı, maço militarist bir politika izledi!"

Askeri gücün tek başına bir önemi olmadığını dikkat çeken ünlü sosyolog, bir diğer önemli noktanın Amerika’nın dolar basmaktaki pervasızlığı olduğunu ifade etti. Wallerstein “Amerikan doları dünya çapında en önemli dayanaktı, G.W.Bush ekonomik güçlerine güvenerek tek taraflı maço militarist bir politika izledi. ABD ile oyun oynanmayacağını tüm dünyaya göstermek istiyorlardı ve böylece kendi güçlerini pekiştirmeyi planlıyorlardı. Fakat planlanları ABD hegemonyasını daha da güçlendirmek yerine, daha da gerilemesine yol açtı. Yani tam tersi şekilde bir etki oluştu” diye konuştu. Bu politikaların bir sonucu olarak, Amerika’nın Rusya ve Çin’i kendisinden uzaklaştırdığını belirten ünlü sosyolog, bu dönemde ABD'nin kendi nükleer programını hızlandırdığını söyledi. Wallerstein, Irak’ın işgal edilmesinin sebebinin, 'nükleer silaha sahip olması değil, nükleer silaha sahip olmaması' olduğunu vurgulayarak, Kuzey Kore’nin ve İran’ın bu olaydan ders çıkardıklarını öne sürdü.

"Amerika artık hegemonik bir güç değildir!"

ABD'nin ne olacağına dair dünyada süren tartışmalara da katılan Wallerstein, ABD'nin eskisi gibi olmayacağını savına katıldığını belirterek, yaşanan değişimi ve Türkiye'nin şimdiki konumuyla ilgili şunları kaydetti: "ABD araştırılıyor, deniliyor ki şimdi ne olacak? Kimileri ABD eskisi gibi olmayacak diyor. Evet, bu doğru. Artık Amerika’nın hegemonik bir güce sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Bu yüzden devletler politikalarını değiştirmeye başladılar. Bir çok güç sektörü var. Batı Avrupa, Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya, İran, Güney Afrika, Güney Amerika gibi ülkeler artık birbirleriyle antlaşmalar yapıyorlar." Türkiye de öyle, yirmi yıl öncesindeki politikalarını devam ettirmiyor. Türkiye dış politikada farklı ülkelerle de iletişime giriyor, jeopolitik konumunu güçlendirmek için bazen neredeyse ABD’ye bile kafa tutuyor. Tabi yine de Türkiye ve benzeri ülkeler ABD ile çatışamaz ama en azından engel çıkarırlar. Ortada kaotik bir gerçeklik var.”

"Tek yönlü ve tek renkli politikalar sona erdi!"

ABD'nin yeni devlet başkanı Barack H. Obama'yla ilgili de görüşlerini ortaya koyan ünlü sosyolog, onu hiç kıskanmadığını belirterek, asıl sorulması gereken sorunun ABD, gücünü tekrar yükseltebilecek mi" olduğunu söyledi: Wallerstein şöyle devam etti: “sayın Obama’yı hiç kıskanmıyorum. Çünkü ne yapacak hiç bilmiyorum. Obama genç, zeki -ki zeki olmak bu koltuğa oturacak kadar yükselmiş biri için nadir görülen bir şeydir- çok popüler ama böyle olmuşta, ne olmuş? Obama dünyada ABD gücünü tekrar yükseltebilecek mi, asıl soru bu. Tabi ki ciddi anlaşmalar yapan bir partner olacak, tabi ki Amerika Kırgızistan gibi değil ama artık büyük bir güç de değil. Bu yüzden Amerika kendisini yine dinletebilir ama artık başkalarını da dinlemek zorunda kalacak. Çok ciddi bir değişimle karşı karşıyayız" .

"Obama’nın tek yapabileceği şey hasar denetimi!"

Tek yönlü ve tek renkli politikaların sona erdiğini ileri süren ünlü sosyolog, daha sonra bu çöküşün en güçlü ayağı olan ekonomiden bahsetti. Ekonomide yaşanan olayların döngüsel olduğunu savunan Wallerstein, “ilk önce ekonomi genişliyor, büyüyor, rekabet oluşuyor, varolan rekabet bir süre devam ediyor. Bu süre içinde de varolan tekel parçalanıyor. Üretim yer değiştiriyor, üretimin yanında personel giderleri artıyor. Küçük devletlerde serbest ekonomi ile tabiî ki genişliyor ama kapitalist ekonomi tüm bu giderleri karşılayamayınca çöküyor” dedi. Ünlü sosyolog, dünya ekonomisine bakıldığında esas bir kırılma yaşandığını görüldüğünü, parası olanların üretimden paralarını çekip, spekülasyondan para kazandıklarını belirtti. Wallerstein şöyle devam etti: Buna bu çağda finansallaşma deniliyor. Son otuz yılda ardı ardına bir çok borç krizi ortaya çıktı. ABD devletler arasındaki en büyük borçlu. Şu anda eskiden olan krizlerdeki borçlardan, çok daha büyük borçlar mevcut, bu yüzden fasit bir daire ortaya çıkmış durumda. Görülen o ki, oldukça uzun süre bu durumdan çıkamayacağız. Obama’dan medet umanlar bilsinler ki, evet Obama farklı ama bence bir şey yapamaz. Bu döngüyü ciddi bir şekilde durduramaz. Tek yapacağı şey hasar denetimi.”

"Bazı ülkelerde iç savaş çıkabilir!"

İstihdam ve refah konusundaki sorunlardan dolayı, devletlerin iyice tedirgin davrandıklarını belirten Wallerstein, "çünkü halkların ayaklanmasından korkuluyor" dedi. Wallerstein, Fransa'da geçen yıllarda çıkan bir kaç ayaklanmadan örnekler vererek, krizin ortaya çıkaracağı bu tür tehlikelerden en çok etkilenen devletlerin, halkın yönetime erişiminin daha kolay olduğu ülkeler olacağına dikkat çekti. Kimi ülkelerde iç savaşların yaşanabileceğini ileri süren ünlü sosylog, ülkelerin hasar denetiminde yoğunlaşmaları gerektiğini vurgulayarak, “yoksul halka işsizlik primi dağıtılmalı” dedi.

Kapitalizm can çekişiyor, determinizmin de sonu geldi!


Konuşmasında ekonomik krizin yapısal boyutuna da değinen Wallerstein, neo-liberal ekonominin ve küreselleşmenin ortaya çıkış serüvenlerinden bahsetti. İçinde bulunduğumuz sistem olan kapitalizmin son nefesini verdiğini ileri süren Wallerstein, şu önemli soruya dikkat çekti: “Peki bu kapitalist sitemin yerine geçecek sistem nedir? Daha iyi bir sistem mi gelecek, yoksa daha kötü bir sistem mi?" Ünlü sosyolog soruya şu cevabı verdi: "Bildiğimiz tek şey gelecek olan sistemi bilmediğimizdir. Burada hiyerarşik bir sistemin korunması amaçlanıyor. Herkes soruyor, bu yeni sistem nasıl olacak? Kim bilebilir ki? Avrupa’da feodalizm çöktüğünde, kimse yeni sitem nasıl olacak bilebilir miydi?”

"Dünya'da solcu bir devrim olabilir!"

Batıda serbest iradenin ve determinizmin sonunun geldiğini söyleyen Wallerstein, böylesi bir geçiş döneminde yaşamanın zor olduğunu ifade etti. “Sonuç olarak, dünyada solcu anlamda bir devrim de olabilir ya da anti-Amerikancı tarafların daha hakim olduğu bir sisteme doğru gidiyor olabiliriz” diyen Wallerstein “kısacası benim paranızı nereye yatıracağınız konusunda fazla bir tavsiyem yok” diyerek konuşmasını bitirdi.
Kaynak: TimeTurk
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

0 Yorum

Yorum Gönder

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: