Sinemanın Tabu Yıkan Filmleri

Gönderen Dert Ortağı 12 Temmuz 2009
Sinema tarihinde öyle yönetmenler ve onların çektiği öyle filmler var ki onları unutmak mümkün değil. Bunun sebebi de anlatmak istediklerini beyazperdeye taşırken tabuları yıkmaları...

Hem de ağır eleştirileri göz önüne alarak. Aralarında Michael Winterbottom, Nagisa Oshima, Lars von Trier'in de bulunduğu bazı yönetmenler benzerine fazla rastlanmayan bir şekilde senaryodaki cinsellik içeren sahneleri gerçeğe dönüştürünce bu filmler de tarihe geçti. 1990 ve 2000'li yıllarda sade ce konusuyla değil anlatım tarzıyla ve içeriğindeki gerçek sevişme sahneleriyle çok tartışılan o yapımlar.





Geri Zekalılar

Danimarkalı yönetmen Lars von Trier'nin 1998 tarihli filmi Idioterne (Geri Zekalılar) “normal” insanların arasına karışıp zihinsel özürlü gibi davranarak yaşadıkları toplumun değerlerine aykırı olmayı hedefleyen bir grup insanın öyküsünü anlatıyor. Gittikleri her yerde anarşi yaratan ve insanlara rahatsızlık veren, onları kızdıran, gülünç duruma düşüren bu grup için hiçbir şey içlerinden birinin oyunu yeni bir şekilde oynaması ve sınırların ötesine geçmenin yolunu keşfetmesi kadar tatmin duygusu vermez. Karen bu grubun üç üyesiyle karşılaşınca kendini istemeden onların küçük oyunlarının içinde bulur ve davranışlarının ne anlama geldiğini keşfedip kendi de oyunna katılınca hepsini memnun eder.. Yönetmen Lars von Trier bu filmi efekt ve makyaj kullanmadan sadece doğal ışığın kullanıldığı Dogma akımının etkisinde çekmişti.







Pola X

Herman Melville'in romanından uyarlanan film yönetmen Leo Carax'ın imzasını taşıyor. Pola X, Normandiya'da bir şatoda annesi Marie ile birlikte yaşayan Pierre'in öyküsü üzerine kurulu. İyi görünüşlü ve zenginler. Birbirlerini seviyorlar. Pierre her sabah babasının ona bıraktığı motorsiklete binip sarışın nişanlısı Lucie'yi görmeye gidiyor. Onlar da birbirlerini çok seviyorlar. Bir gece Marie, Pierre'e Lucie ile evlilik tarihinin artık belirlenmesi gerektiğini söylüyor. Ancak o gece karanlık ormandan şatoya yabancı bir kadın çıkageliyor. Doğu Avrupa aksanıyla konuşan ve isminin Isabelle olduğunu söyleyen kadın Pierre'e "Sen tek çocuk değilsin. Ben senin kızkardeşinim" diyor. Pierre ona inanıyor ve herşeyi iptal edip Isabelle ile Paris'de yaşamaya karar veriyor.








Romans

Beyazperdenin tartışmalı yönetmenlerinden Catheine Breillat'nın imzasını taşıyan film, eşiyle birlikte olamayan bir ilkokul öğretmeninin öyküsü üzerine kurulu. Maria, kocasını çok sever. üstelik son derece güzeldir de ama kocası bir tülü onunla birlikte olmak istemez. Bunun üzerine Marie, hayatına değişiklik katmak için farklı çevrelerin içine girmeye karar verir. Bazı eleştirmenler tarafından pornografik olmakla eleştirilen film, ülkemizde kesintisiz olarak gösterime girmişti.

Baise Moi

Bir çeşit Fransız Thelma ve Louise'i olarak tanımlanan film, biri eski fahise diğeri tecavüze uğramış iki kadının çıktığı intikam yolculuğunu anlatıyor. İçeriği nedeniyle Fransa'da uzun süre yasaklılar listesinde kalmıştı.









Mahremiyet

Ülkemizde de sinemalarda gösterine film; Hanif Kureishi’nin kitabından Fransız yönetmen Patrice Chéreau tarafından sinemaya uyarlandı. Film birbirlerini doğru düzgün tanımayan ama sadece bedensel ihtiyaçları için çarşamba günleri buluşan Claire ve Jay'in öyküsünü anlatıyordu.








The Pornographer

Yönetmenliğini Bertrand Bonello'nun yaptığı film, uzun bir aradan sonra ayrıldığı porno film sektörüne geri dönüş yapmak isteyen ama yeni kurallara bir türlü uyum sağlayamayan bir yönetmenin öyküsünü anlatıyor.









The Brown Bunny

Vincent Gallo'nun yönettiği film, hayatının aşkını kaybeden, Bud Clay'ın trajik hikayesini anlatıyor. Hikaye motosiklet yarışçısı olan Bud'un New Hampshire'daki beş gün süren yarışıyla başlıyor. Bud'ın bir sonraki yarışı Califonia'dadır ve Amerika'ya yolculuğunu unutamadığı aşkının hatıralarını hatırlayarak sürdürü, fakat ne yapsa bu hatıraları unutamamaktadır.Daisy'nin yerini alacak birini bulamamakta ve hiçbir kadına aşık olamamaktadır.














9 Şarkı

Sinema ustası Michael winterbottom'ın imzasını taşıyan 9 Songs, içerdiği cinsellik dozu yüksek sahneler nedeniyle uzun süre tartışılmıştı. Film ülkemizde 4. Bağımsız Filmler Festivali'nde seyirciyle buluştu












Cennette Savaş

Genç yönetmen Carlos Reygadas'ın filmi (Batalla En Cielo) 2005'teki Cannes Film Festivali'nde cesur anlatımıyla kelimenin tam anlamıyla yeri yerinden oynatmıştı.












Destricted

Çağdaş sanat ve film dünyasının tanınmış isimleri Marina Abramovic, Matthew Barney, Marco Brambilla, Larry Clark'ın bu ortak çalışması cinsellik, sanat ve pornografi sularında dolanan bir kısa filmler derlemesiydi. Bu ortak çalışmadaki kısa filmler, sanat pornografi kılığına sokulabilir mi, pornografi sanat kılığına sokulabilir mi gibi sorulara kışkırtıcı cevaplar veren bir yapımdı.
















El Topo

27. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin 68 ve Mirası bölümünde gösterilen film, 1970'lerin çığır açan geceyarısı filmi olarak nitelendiriliyor.Siyahlar giymiş vahşi silahşör El Topo, bu kinayeli western filminin ilk yarısında yanında çıplak oğluyla birlikte dört silah ustasına karşı ölümcül bir savaşa girer. Filmin ikinci yarısında ise bu sefer bir yeraltı topluluğuna katılır, huzur ve barışa giden yolları öğrenir.













Duygu İmparatorluğu

Japon sinema ustası Nagisa Oshima'nın imzasını taşıyan film, esin kaynağını gerçek bir olaydan alıyor. Zengin bir adam ile hizmetçisi arasındaki tutkulu aşk ilişkisini konu alan yapımda Oshima, toplumun cinselliğe yüklediği anlama ilişkin çarpıcı bir eleştiri de getiriyordu filminde.







Caligula

İtalyan yönetmen Tinto Brass'ın 1979 yılında çektiği film, Antik Roma'ya pornografik bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Senaryosunu Gore Vidal'ın yazdığı filmde Malcolm McDowell, John Gielgud, Peter O'Toole ve Helen Mirren gibi ustalar yer alıyordu.

















Spetters

Daha sonra Hollywood'a göç eden Hollandalı yönetmen Paul Verhoeven bu filmde anavatanındaki gençlerin yetişkinliğe geçişini anlatıyordu.




















Zehirli Güzellik

Raymond Radiguet'nin romanından İtalyan yönetmen Marco Bellocchio'nun sinemaya uyarladığı Devil in the Flesh (Zehirli Güzellik) ailesini esrarengiz bir yangında kaybeden bir genç kızın yaşımını konu alıyordu. Maruschka Detmers filmdeki rdolüyle uzun süre konuşulmuştu.













Kaynak:MSN YAŞAM
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

0 Yorum

Yorum Gönder

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: