19 Yıl Sonra Gelen Kitap "Gazze Risalesi"

Gönderen Dert Ortağı 28 Ağustos 2009
http://img36.imageshack.us/img36/3770/280820091404088345077.jpgGazzeli Yusuf’a hitaben yazılmış Gazze Risalesi* ve Tel Aviv’li Jozef’e yazılmış Josef’e Mektup şiirlerinden oluşan kitap, Türkiye’de yazılmış Filistin temalı şiir kitaplarının en önemlisi belki de.

İsrail’in ocak ayında gerçekleştirdiği vahşi saldırıların dumanları hâlâ tütüyor. İnsanlığın utancı, direnenlerin umudu olan Gazze yaralarını sarıyor, heybetlice. Bir anıt-kent Gazze, bütün ablukalara, duvarlara rağmen dünyayı ayaklandıran, bilinçleri ışıtan kent. Son Gazze süreci Türkiye’de geniş yankı uyandırdı, kitlelerin tepkisini çekti. Ülkenin dört bir yanında insanlar bu vahşi saldırıları eylemlerle, yürüyüşlerle ve örgütledikleri yardım kampanyaları, kermesler, boykotlar aracılığı ile lanetledi. Bu süreç insanî duyarlılıklarını yitirmemiş sanatçıları da harekete geçirdi. Zulme karşı çizilen karikatürler, yazılan öyküler, okunan şiirler vardı geçtiğimiz aylarda. Asım Öz, bu süreçte ve daha öncesinde yazılan şiirlerden Haritada Kan Lekesi adlı Filistin şiirleri antolojisini hazırladı.

Peygamberlerin yaptığını yap

İlk Atlas’ın(1990) yayınlanmasından on dokuz yıl sonra Cahit Koytak ikinci kitabını, küçümen Gazze Risalesi’ni(2009) yayınladı. Gazzeli Yusuf’a hitaben yazılmış Gazze Risalesi ve Tel Aviv’li Jozef’e yazılmış Josef’e Mektup şiirlerinden oluşan kitap, Türkiye’de yazılmış Filistin temalı şiir kitaplarının en önemlisi belki de. Gazze’li Yusuf’a hitaben evrensel bir mesajı dile getiren Cahit Koytak, özgür bir dünya kurmaya, sınırları kaldırmaya, beynimizdeki mayınları yok etmeye ve Allah’ın adaletini ayaklandırmaya çağırıyor Gazze’li Yusuf’u... Milliyetçi paranoyaları, vatan, bayrak vb. kutsalları terk edip, Allah’ın arzında özgür bir dünya tasarlamasını öğütlüyor “Yaşlı Şair”.

Kuranî kavramları yakından tanıyan, hatta Muhammed Esed’in Kuran Mesajı mealinin de iki çevirmeninden biri olan Cahit Koytak, Gazze Risalesi’nde “tağut”un değil Tanrının egemen olduğu bir dünya resmi çiziyor:

sınırların, duvarların olmadığı dünyayı iste!
akıldan, gönülden ve dilden başka silahın,
gülden başka merminin kullanılmadığı,
yalnızca insanın insanı sömürmediği değil,
insanın insanı yönetmediği dünyayı iste!

tağut’un değil ‘Tanrı’nın arzı’nı yani...

Şu günlerde Taraf gazetesinde haftada bir düzenli şiir yayınlayan Koytak’ın kendine özgün melodik yapılı, anlaşılır şiiri; bir özgürlük bildirisi tonunda hem Gazze’li Yusuf’u, hem de zalimleri sarsıyor, hırpalıyor. Peygamberlerin yoluna çağırıyor Yusuf’u, sadece Yusuf’u değil, bütün ezilenleri, bütün mustazafları:

peygamberlerin yaptığını yap:

öleceksen uğruna özgürlüğün,

ne kral, ne melik,

ne kayser, ne satrap,

tanrıdan başka mirasçı

bırakma ardında!

Gündüz düşleri iyidir!

Peygamberlere yapılan suçlama: "‘Yoo’, diyorlar, "[Muhammed'in bu söyledikleri] karmakarışık rüyalardan ibaret!" - "Yok yok, bütün bunları kendisi uyduruyor!" -"Hayır, o sadece bir şairdir!" "Peki, madem öyle, önceki [peygamberlerin mucizelerle] gönderildiği gibi o da bize bir mucize getirse ya!" Peygamberlere yöneltilen suçlamalar, iftiralar bugün de geçerli, günümüzde egemen olan postmodern söylemde aynı şeyi söylüyor: “Bu karmaşık, anlaşılamaz dünyayı anlamak, bir de değiştirmeye kalkışmak aptallıktır, ütopyacılıktır”. Devrimci bir tavırla dünyaya meydan okuyan Müslümanlara ya da farklı ideolojik çerçevelerden kapitalizmle hesaplaşarak daha özgürlükçü bir dünya tasavvuru kuranlara yöneltilen ilk eleştiri hayalcilik, ütopyacılıktır. Cahit Koytak, Gazze’li Yusuf’u bu konuda uyarıyor:

düş, diyecekler, peşinen bilmen iyi olur,
hayal diyecekler,
ütopya, diyecekler, bütün bunlara.
herkesi dinle sonuna kadar,
ama dinlediğinle kalma,
devam et düş kurmaya.

önce alay konusu,
sonra köyün delisi,
sonra günah keçisi
olsan da aldırma,
devam et düş kurmaya.

düşlerini gece uykuda görenler
gündüzün unuturlar onları;
düşlerini gündüzün kuranlara gelince,
korkulur onlardan,
kendini söküp yeniden yapmasını bilen
işte böyleleridir,
ve dünyayı değiştirmesini...

Josef’e Mektup şiiri ise Gazze’yi kana bulayan bir katile yazılmış, yüzünü saklayan, belki de yüzü olmayan bir yaratığa. Gazze’li çocukları gözünü kırpmadan katleden caniye hesap soruyor Cahit Koytak, “Nerde, yüzün yok mu senin?” Cahit Koytak dünyadaki Gazze duyarlılığına da vurgu yaparak, tanrının kendisini izlediğini hatırlatıyor, zulmün alkışlanmayacağını öğretiyor Josef’e:

ilistinli Yusuf için yazılan dizelerle
dolup taşıyor dergiler, kitaplar, Jozef,
ve dünyanın her yerinde
-İsrail hariç -
şehirlerin duvarları.

onun için yakılan şarkılarla,
ağıtlarla dolup taşıyor
dünyanın her yerinde,
- İsrail dahil -
yoksulların gönülleri…

şu soruyu soralım şimdi:
senin için de yazan oldu mu hiç?
bir düşünsene, Jozef,
senin için de yazan oldu mu,
bir şiir, bir şarkı,
hiç değilse, bir dize?

sıyırsa şakağını, sözgelimi,
bir sapan taşı, Gazzeli bir yeni yetmenin,
ve “bir damla İsrailli kanı için
on Filistinli!” diyerek
bir bomba daha göndersen
tepesine, Gazze’de bir okulun,
yakan olur mu, bir düşün,
kutlamak için seni,
dünyanın herhangi bir yerinde,
- İsrail dahil -
bir şarkı, bir şiir, bir dize?

*Cahit Koytak, Gazze Risalesi, Pınar Yayınları, 2009, İstanbul. 

Habil Sağlam / TİMETÜRK  
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

0 Yorum

Yorum Gönder

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: