Aşkın Tanımsızlığı

Gönderen Dert Ortağı 26 Ekim 2009
http://img248.imageshack.us/img248/9823/bizimogrencilerask20pre.jpgAskin tanimini yapmak, herhangi bir rengin veya bir meyvenin tadinin animini yapmak kadar zordur. Hatta, farkli insanlarda farkli ask olusumlarinin yasaniyor olmasi, tipki bir rengin farkli tonlarinin olmasi veya bir meyvenin farkli türlerinin farkli tadlarinin olmasi gibi tarif edilmesini gittikçe zorlastirir. Bunun en önemli sebebi; bazi duyularimizin sözle anlatilmasinin zor olmasidir. Ask da; görmek, tatmak, koklamak, isitmek, dokunmak gibi bir duyunun sonucudur insanda: sevmek duyusunun... Gözler, dil, burun, kulak ve ten organlari gibi; beyin de bir duyu organidir.

Ancak burada duyulan sey; bazen diger duyu organlarindan alinan duyum bilgilerin islenmesi olabildigi gibi, bazen de kendisi tarafindan üretilen seyler olabilir. Bunlar için; güzel bir manzara karsisinda insanin iç rahatligi ve mutluluk hissetmesi ve asik olan kisiye siir yazilmasi örnekleri gösterilebilir. Edebi olarak sevgi kalple iliskilendirilir. Aslinda sevgi beyinde duyumsanan bir seydir. Ask ise bu sevginin beyinde bazi islevlerin degismesine sebep olmasidir: Egoistlik, kendini begenme, kendini sevme, mantikli hareket etme ibi islevlerin etkileri azalir veya yok olur duyumsanan askin siddetine öre. Bir tutku halini alir ask. Bazen de delilige kadar uzanir...

Erich Fromm'un "Seni seviyorum diyebiliyorsam bu, sende bütün insanligi, bir anlamda canli olan herseyi ve yine sende kendimi seviyorum demektir."açiklamasinda askin; insanin kendi içindeki güzelligi bir baskasi üzerinde yansitmasi tanimi da gizlidir. Bu belki de, insanin içindeki gizli-narsismin bir sonucudur; yani kendini sevme yerine kendisinin özelliklerini bir baskasinin üzerinde görerek sevme...

Krisnamurti ise sevmek konusunda su yorumlari yapiyor: "Bir kimseyi sevmenin ne demek oldugunu biliyor musunuz? Bir agaci, bir kusu ya da bakip özettiginiz bir evcil hayvani sevebilir misiniz? Size hiç bir karsilik vermese, gölgesinden de yararlanmasaniz, arkanizdan da gelmese, size bagimlilik da duymasa gene de sevebilir misiniz? Çogumuz böyle bir sevgiye kapaliyiz, çogumuz bu biçimde sevemeyiz, çünkü sevgi bizim için her zaman, kaygiyla, tedirginlikle, kiskançlikla, korkuyla çevrelenmistir. Yalnizca sevip sevgiyi orada birakmak istemiyoruz, sevip de sevmekle yetinemiyoruz, sevgimize bir karsilik bekliyoruz. Bu istegimizle de baska bir kimseye bagimli olmus oluyoruz. Iste bunun için sevin ve bununla yetinin. Sevgi bir epki degildir. Eger siz, 'Beni severseniz ben de sizi severim' diyorsaniz bunun adina ticaret derler, alisveris derler. O zaman sevgi pazarda alinip satilacak bir sey olur, buna sevgi denmez. Sevmek bir karsilik beklememektir. Sevdiginiz zaman bir sey verdiginizi bile düsünmemelisiniz.

Ancak böyle bir sevgi özgürlükle uzlasabilir..." Askta karsilik beklememek ile ilgili Tolstoy ise sunlari söylüyor: "Gerçek ask daima, kisisel yarar duygusundan vazgeçme temeli üzerinde yükselir". Jon Nuttall ise, askin biyolojik bir olgu oldugunu iddia ediyor ve su örüsleri reddediyor: "Bir kisiye asik olmakla bir kisiye ilgi duymak karsi karsiya getirilir. Cinsel çekicilik siklikla 'yalnizca fiziksel' ve hayvan yanimizin parçasi olan bir sey olarak betimlenirken, asik olmak bu fiziksel çekimin üzerinde ve ötesinde bir sey olarak düsünülür -gerçekten de, hatta denir ki, ideal ask seylerin fiziksel yanlariyla 'kirlenmemis' manevi asktir.". Bana Jon Nuttall'in elestirdigi görüsler çok da yanlis gelmedi...

Çünkü bana göre de ask iki türlüdür: karsi tarafin iyiligini isteyen 'iç yakinligi' ve karsi tarafi sahiplenen, kendi mali gibi gören 'sehvet' duygulari. Birincisini gerçek ask olarak , ikincisini de sahte ask veya kendini asik sanma olarak nitelendirilebiliriz. Asagidaki siir bunu güzel açiklamis: "Aska Dair Ne Varsa" Sevgi bir insana sahip olmak degil Bir insanla OLMAKTIR Bir insanla herseyi paylasmaktir Herseyini bagislamaktir Bir insanin herseyi olmaktir Herseyini almak degil (Ismail Acarkan) Ask hakkindaki en güzel tanimi ise Aziz Nesin yapmistir: "Ask bir kisinin karsi tarafa yenik düsmesidir". Bu cümle askin ne oldugunu tam olarak tarif eder... Bir taraf öteki tarafa yenik düsünce, ask baslar. Genelde tek arafli olur bu yüzden asklar; bir taraf yenen, diger taraf yenilen olur.

Bazen galip taraf tuzaklari kuran kisidir. Schopenhauer'i "Tuzaktan baska bir sey degildir ask / tuzaktan baska bir sey degildir ask" diye bagirtan budur. Bazen de tuzak olmadan av yakalanmistir. Bazen de iki taraf birden uzaga düser (yani maç berabere bitmistir) (Aralarinda birbirlerinden baska engeller oldugu zamanlar örnegin...) Yenilgi kolaylikla bir tutkuya dönüsür. Artik mantik devre disi kalir..

Antoine Bret'in "Askin ilk solugu mantigin son solugudur" tarifi is basindadir. Askerlik gibi bir seydir ask; Mantigin bittigi yerde baslar (veya baslamasi mantigin bitmesine sebep olur). Mantik bittigi zaman; iyi-kötü, fayda-zarar kavramlari da birbirine karisir, asik olanin aleyhine sonuçlansa bile bu durum, mantik devreye girmekte zorlanir. Descartes'a göre "Ask, kendisini doguran nesnenin iyi mi kötü mü oldugunu katiyen fark etmeksizin bizde uyandirilabilen bir tutkudur". (Belki de Descartes, "Seviyorum öyleyse yokum" demek istemistir Mantik devre disi kalinca aklin isleyisi de degisir. Ismail Acarkan'a göre:

"Asiklarla deliler arasindaki fark delilerde aklin bir daha dönmemek üzere itmesi, asiklarda ise aklin geri dönüsünün mümkün olmasidir. Zaten insanin akli basina gelince ask intihar eder...". Asik olanlar, deliligin degisik rütbelerinde bulunurlar; en çok asik olan deliligin en üst rütbesinde yani birbasiliga yükselir, ve bunlarin safak sayilari hiç bitmez... Askin önemli bir özelligi ise içinde pismanlik duygusunun olmamasidir..

"Keske"ler olmaz gerçek askta... Sonradan pismanlik duyulan bir ask, gerçek bir aski yansitmiyordur yani... Askin bir tutku olarak devam etmesi ise kavusmaya kadar devam eder. Eger bu kavusma, ayrilma ihtimalini azaltan bir yapiya dönüsmüsse, o zaman ask da biter; kendini sevgiye birakir. Çogunlukla evliligin aski öldürmesi ve yerini sevgiye birakmasinin sebebi budur. Askin, kavusmadan sonra devam edebilmesinin mümkün olmasi bazi seylerin anlasilmasina ve yerine getirilmesine baglidir. Ilk olarak yenilginin devam etmesi zorunludur; bu ise karsi tarafin sahiplenilmemesine baglidir. Ikinci olarak paylasimcilik olmali ve devam ettirilmelidir. Saint-Exupery'nin "...(ask) karsilikli geçip birbirinin gözüne bakmak degil, el ele verip ayni noktaya bakmak ve gene el ele o noktaya dogru ilerlemektir" tavsiyesine uyularak ask devam ettirilebilir. Üçüncü olarak, ask karsilikli olarak ifade edilmeye devam edilmelidir; ask aliskanliga yenik düsürülmemelidir yani...


alıntı
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: