İmza günleri, kitap söyleşileri, kitap sergi ve müzayedeleri, dergi ve gazetelerin kitap ekleri vs. yayın dünyasına hayli büyük canlılık getirdi. Bu etkinlikler içinde en büyük organizasyonlar ise malumunuz, kitap fuarlarıdır.
Kitap fuarcılığında ülkemizde iki önemli kuruluşun adı öne çıkmaktadır. Bunlardan biri TÜYAP'tır ve İstanbul başta olmak üzere bazı şehirlerde (İzmir, Adana vb) fuar organizasyonları düzenler. Hem kâr amaçlı, hem kültür amaçlı bir kurumdur. Yaptığı işler için devletten aynî yardım alır (Belki nakdî de almaktadır; bilemiyorum). Adı artık gelenekselleşmiştir ve yıllardır profesyonel manada ülkemize hizmet ederek bizi kitaplarla buluşturur. Gerçi bu hizmeti derinden sorguladığımızda yalnızca belli bir kesime daha fazla hizmet sunduğu görülebilir. Bu kesim ülkenin iki ayağından biri, yani sol ayaktır. Mesela TÜYAP Kitap Fuarı'nda sağ ayağa ait yayınevlerine ancak son yıllarda yer verilmeye başlanmıştır. Yine de bu yayınevleri fuara özel basılan dergi, gazete, broşür, tanıtım vb. materyallerde hiç öne çıkartılmazlar. Tanıtım ve reklam bakımından henüz kısır bir zeminde çırpınıp durmaktadırlar. Buna karşın TÜYAP, sağcı ideolojiye sahip İBB'den, mesela tanıtım desteği alabilir, fuara özel ulaşım indirimi isteyebilir, ücretsiz otobüs kaldırılmasını sağlayabilir ama daha bu güne kadar sağcı bilinen bir yazarı şeref konuğu yapmayı akıl etmemiştir. Etse de vicdanı buna razı olmaz. Hepimizin bildiği gibi her yıl ülkemizin önde gelen bir yazarı TÜYAP Kitap Fuarı'nın onur konuğu olarak tanıtılır, adı gündeme getirilir, hakkında söyleşiler ve etkinlikler yapılıp kitapları öne çıkartılır. Gelin görün ki TÜYAP tarihinde daha sağ ayağın bir ismi şeref listesine yazılmamıştır. Bunun sebebi sağcı yazarların solcu yazarlardan daha değersiz oldukları değil, -bilakis sağcı bazı yazarlar bütün solcuları kıskandırmaktadır- sol ideolojideki bakış açısının kemikleşen öteleyici tavrıdır. Derdimin, modası geçmiş bir sağcılık-solculuk iddiasında bulunmak olmadığını bilirsiniz; hayır, benim maksadım, ülkemizin sağ ayağı ile sol ayağının artık buluşması gerektiğini ve sağlıklı yürüyüşler için bunun kaçınılmaz olduğunun hatırlanmasıdır. Ama artık çok iyi biliyorum ve defalarca tecrübe ettim ki bu eski tüfek 68 kuşağı dünyadan çekilip gitmeden o öteleyici anlayış da ülkemizin semalarından gitmiş olmayacak. Fuarda yapılan etkinlikler listesini inceleyiniz; bu etkinliklerin öne çıkartılış biçimini gözden geçiriniz, sol ayağın gazete ve dergilerinde yazılanları takip ediniz, bu söylediğimi daha iyi anlayacaksınız. Velhasıl sağ ayak, TÜYAP'ta henüz bir sığınmacı, bir içgüveysi konumunda olup asla belirleyici olamamıştır. Olması da şimdilik uzak ihtimaldir. Mesela Frankfurt Kitap Fuarı'ndaki gibi bir yakınlaşma için sol henüz hazır değildir. Mamafih orada bile hâlâ kuru fikir ayrılıklarıyla hareket eden ilgililer olduğunu maalesef görmek mümkündür. Kültür Bakanlığı sağlıklı bir yürüyüş için iki ayağı buluşturmuştur, ama ayaklardan birinin refleksleri hâlâ diğerinin adımlarını sekteye uğratmaktadır.
Türkiye'de adı kitap fuarcılığıyla öne çıkan ikinci kuruluş, TDV'dir ve onun kültürel bağı sağ ayağın durduğu yere referans verir. TDV kısaltmasını tanımamış veya gözden kaçırmış olabilirsiniz: "Türkiye Diyanet Vakfı" demektir. TDV her yıl Ramazan ayında İstanbul'da Sultanahmet Camii avlusunda, Ankara'da da Kocatepe Camii avlusunda "Dini Yayınlar Fuarı" düzenler. Bu fuarın profesyonelliğini asla TÜYAP ile kıyaslamak mümkün değildir. Yüreğimiz yanarak söylüyoruz ki Dini Yayınlar Fuarı, Türkiye'de Müslümanların çıtasını ölçmek, din referanslı kardeşlerimizin kültür, sanat ve entelektüel seviyelerini ortaya çıkarmak bakımından ibretle izlenmesi gereken iyi çıtadır.
Kimse gücenmesin; kitap konusunda içinde bulunduğumuz hal pek iç açıcı görünmemektedir. Aramızda hâlâ basacağı kitabın kapak tasarımını, -masrafsız olsun diye- kendisi yapan yayınevi patronları var. Hâlâ bir kitabın içindeki güzel bilgilerin değerini kâğıdına, kapağına, mizanpajına da yansıtmayı akıl edemeyen yayıncılarımız var. Hâlâ bize kimlik veren çok kıymetli klasik yazarlarımızın kitaplarını çok ucuza mal etmek için çamur gibi basan matbaalarımız var. Sol, işe yaramaz bilgileri bile allayıp pullayıp bizi hayrete düşürecek bir vitrin ile gözümüze sokarken biz çok değerli bilgileri işporta malı haline dönüştürmekte ısrar ediyoruz. Böyle bir algı ve anlayış içindeki yayıncılarımızın fuar organizasyonu da, fuarda temsil derecesi de elbette ağır arsak ilerleyecek, pek yavaş yükselecektir. Bunu hızlandırmak için acaba gazetelere ilan mı vermeli ne? Hani şöyle desek mesela:
Çok kitap okuyucusu aranıyor. Güzel kitaplar yazacak yazarlar aranıyor. Güzel bilgileri güzel kapaklar ve üst düzeyde baskılar içinde okuyucuyla buluşturacak yayıncılar aranıyor. Yayıncılar arasında ayırımcılık yapmayacak fuar organizatörleri aranıyor. Ülkesinin yazarlarını yazdıkları kitaplara göre kategorize etmeyecek özde aydınlar aranıyor. Aydın olma bilincine ideolojiyi karıştırmayacak ve TÜYAP'ta onur konuğu olarak kendi ideolojisinden olmayan birini de seçebilecek kurul üyeleri aranıyor. Bu kurul üyelerine yaptıkları tercihi gözden geçirmelerini hatırlatacak bir Kültür Bakanı aranıyor. Profesyonel kitap fuarı organizasyonları yapabilecek muhafazakâr bakış açıları aranıyor. İşini yaparken nezafeti, nezaketi, kalitesi ve uygulamasıyla herkesi imrendirecek zevk sahibi Müslümanlar aranıyor. Bir sonraki Dini Yayınlar Fuarı'nı TÜYAP Kitap Fuarı'ndan daha güzel hazırlatabilecek bir Diyanet İşleri Reisi aranıyor.
Velhasıl kendini dönüştürecek bir sağ ayak aranıyor!..
İskender PALA
0 Yorum