“ Zaman aleyhimize olsa da
Bilmediğimiz bir köyün
Şiir yüzlü çocuklarına
Kutu kutu çikolota dağıtmaya geç kalmadık sevgili “
Dündü.
Dün.
Sen yorgunluğunu yorarken yarı uyku halinde
Ben kaya gibi sert acılarının kenarlıklarına
Harf harf kendimi ilmekledim.
Tek bir motifini es geçmeden.
Geçmişinden tanıdık,
Düşlerine yabancı bir kapıya vururken ayak ucunu
Ben topuklu ayakkabılarının sesine sakladım
İçimin tahta arabasıyla avutulan çocukluğunu.
Ve adını teşhir etmediğin bir sokakta
Kalabalık bedenini yüreğinin tenhalığına zorlarken
Ben gözlerine binlerce şiirler bağışlıyordum
Sana hayat dediğim rüzgarlı tepesinde.
Yıldız yıldız akarken gecenin karanlığına
Ben sesinin refakatliğine soyundum.
Üryanlığımı yüreğimle kapadım.
Günahı boynuma
Senli acıların katline boyandım.
Seni özlemekten hiçbir zaman feragat etmedim.
Etmedim de hep seni içime akıttım.
Damarlarımdan taşırdım.
Hangi hücremde devşirme bir yeniçeri ayaklansa
Hayat diye senin yüzünü sürdüm.
Ben sana hayat dedikçe büyüdüm.
Büyütükçe seni içimde büyüttüm.
Koca bir şehirde
Adından başka her yere yabancıyım.
Kalabalıklar üzerime yürüse
Senli yüreğimi sürerim ölümün üzerine.
Tenimden bir teni koynuna bağışlayıp
Yeşil reçeteli ilaç küpürlerin içine saklarım kendimi.
Koca gövdemi ince yüreğine indirgeyip
El yazması bir mektubun içinden
Sana koşarım ben.
Geceydi..
Biraz da sendi.
İki yanı dağlarla örülü yüreğinin ortasına
Bir şiir kurdum kafiyelerden ayıklanmış.
Saçlarının gökyüzüne en yakın yerine
Bir salıncak kurdum serbest şiirlerimin senli sesinden.
Hayatının senli tenhalığına
Adımın harflerinden bir kalabalık bıraktım.
Acının en katıksız yerinde beni sancılarına bağışla diye.
Biraz ben''dim
Ama hep sen''dim.
Hep senin''dim sevgili.
Yolların uzaklığına bakıp bakıp
Yorma kendini.
Beni bensiz bir uzakta içine çekerken
Sen gözlerimin ufkuna vur gözlerini.
Yüreğinin yeşil bahçelerinden esinlendiğim
Bir ayçiceği tarlasına döndür yüzünün aydınlığını.
Parmak uçlarınından sarkıt gövdenin rengarenk balonlarını.
Bir Cumartesi günü
Bir kargo paketine sığdırılmış mavi bilyelerimi
Eteklerinden sal yüreğimin senli bahçelerine.
Bendeki “ adın” alabildiğine “ hayat”,
Bendeki” hayat “ alabildiğine “ sen” olmuşken
Sana kavuşmam bir ölüm sonrası gelsin sevgili.
Sustuğumuz harf miktarı konuşurken sevdayı,
Yaşadığımız hayat kadar
Gözlerine sakla beni sevgili.
Bilmediğimiz bir köyün
Şiir yüzlü çocuklarına
Kutu kutu çikolota dağıtmaya geç kalmadık sevgili “
Dündü.
Dün.
Sen yorgunluğunu yorarken yarı uyku halinde
Ben kaya gibi sert acılarının kenarlıklarına
Harf harf kendimi ilmekledim.
Tek bir motifini es geçmeden.
Geçmişinden tanıdık,
Düşlerine yabancı bir kapıya vururken ayak ucunu
Ben topuklu ayakkabılarının sesine sakladım
İçimin tahta arabasıyla avutulan çocukluğunu.
Ve adını teşhir etmediğin bir sokakta
Kalabalık bedenini yüreğinin tenhalığına zorlarken
Ben gözlerine binlerce şiirler bağışlıyordum
Sana hayat dediğim rüzgarlı tepesinde.
Yıldız yıldız akarken gecenin karanlığına
Ben sesinin refakatliğine soyundum.
Üryanlığımı yüreğimle kapadım.
Günahı boynuma
Senli acıların katline boyandım.
Seni özlemekten hiçbir zaman feragat etmedim.
Etmedim de hep seni içime akıttım.
Damarlarımdan taşırdım.
Hangi hücremde devşirme bir yeniçeri ayaklansa
Hayat diye senin yüzünü sürdüm.
Ben sana hayat dedikçe büyüdüm.
Büyütükçe seni içimde büyüttüm.
Koca bir şehirde
Adından başka her yere yabancıyım.
Kalabalıklar üzerime yürüse
Senli yüreğimi sürerim ölümün üzerine.
Tenimden bir teni koynuna bağışlayıp
Yeşil reçeteli ilaç küpürlerin içine saklarım kendimi.
Koca gövdemi ince yüreğine indirgeyip
El yazması bir mektubun içinden
Sana koşarım ben.
Geceydi..
Biraz da sendi.
İki yanı dağlarla örülü yüreğinin ortasına
Bir şiir kurdum kafiyelerden ayıklanmış.
Saçlarının gökyüzüne en yakın yerine
Bir salıncak kurdum serbest şiirlerimin senli sesinden.
Hayatının senli tenhalığına
Adımın harflerinden bir kalabalık bıraktım.
Acının en katıksız yerinde beni sancılarına bağışla diye.
Biraz ben''dim
Ama hep sen''dim.
Hep senin''dim sevgili.
Yolların uzaklığına bakıp bakıp
Yorma kendini.
Beni bensiz bir uzakta içine çekerken
Sen gözlerimin ufkuna vur gözlerini.
Yüreğinin yeşil bahçelerinden esinlendiğim
Bir ayçiceği tarlasına döndür yüzünün aydınlığını.
Parmak uçlarınından sarkıt gövdenin rengarenk balonlarını.
Bir Cumartesi günü
Bir kargo paketine sığdırılmış mavi bilyelerimi
Eteklerinden sal yüreğimin senli bahçelerine.
Bendeki “ adın” alabildiğine “ hayat”,
Bendeki” hayat “ alabildiğine “ sen” olmuşken
Sana kavuşmam bir ölüm sonrası gelsin sevgili.
Sustuğumuz harf miktarı konuşurken sevdayı,
Yaşadığımız hayat kadar
Gözlerine sakla beni sevgili.
13 Mart 2010
Mavi Bilyeli Adam
İsmail Sarıgene
0 Yorum