Sana...”
Omuzlarımı yurt edinen tüm yaralı kuşları saldım bu gece..Gözlerimin limanına demirleyen tüm gemileri yolladım düş ülkelerine…Yüzümü yüreğine çevirdiğim gibi yollarım sanadır sevgili. Uzun bir menzildeyim. Yol üstü molalarda seni içiriyorum yudum yudum..Sana geliyorum sevgili.. Benliğimi ispat eden hüviyetimi sende kaybetmeye geliyorum. Beni bende öldürüp sende doğmaya istiyorum..Hayatın mutluluklarını sırtlamışken gözlerime gözlerini demirledi. Adresimi değiştirdim kütüklerden..Ben sen oldum.Sen de ben..Tüm yollarımın dönüşü sana sevgili..Şimdi varlığımı ikiye bölüp bir payını kendimde bırakıp diğer payını sana yolladım pulsuz mektuplarda..Damarlarıma seni aldım, alyuvar sıcaklığında gezin diye..Dualarıma kattım seni..Gökyüzümde hep sen ol diye…Bana ait olmayan varlığına sığındım, ömrüm sende sonlansın diye..
Yüreğimden bıkmadan usanmadan “ seni seviyorum “ cümlelerim akıyor kaygısızca..Buzullarından doğup kuru toprakları aşarak geliyorum sana..Sana gelirken yollarımdaki tüm çicekleri topluyorum ellerimle. Sonra da yüreğimde demetliyorum. Geldiğimde saçlarına ellerimle öreceğim.Sonra da boynuna yüreğimin en güzel kolyesini “ yüreğimi “ sana hediye edeceğim.
Yollar uzun..Sana gelirken terliyorum..Ama deniz kokuyor yüreğim. Sen kokuyor terim..Sana koşuyorum avuçlarımda umutlar, gözlerimde sen..Gelince iki yıldız arasına salıncak kurup salınacağız delice..Sonra yakamozlara yaslayip sırtlarımızı deli kız türkülerine eşlik edeceğiz..Yakacağız tüm gemileri. Süpüreceğiz acılarımızı bedenlerimizden.
Biliyorum; bensiz bir gecenin karnında bir avuç hüzne gebesin. Tekil bir yalnızlığın koynunda çoğulan intiharın çığlığında ağlamaktasın.Bırak ağla sevdiğim. Susuz topraklara düşsün kirpiklerin. Yüreğindeki tüm bahar erozyona uğramış. Aldırma sen. Gülüşlerindeki bahara döndür yüzünü. Hayat denilen ipin ucunu hiç bırakma sakın. Bırak benden hariç elinde bir avuç umut kalsın. Herşeyimizi yiterelim. Sadece bir ben, bir sen bir de hayat kalsın bize. Dudaklarımıza hasret örülse de bırak sevdayı örtlelim üzerimize.Beraber yürüdüğümüz her sokak bize baş kaldırsın. Dünya sırtını dönsün bize. Ölümlerden ölüm beğenelim. Mezarlarımız açık kalsın. Faraza; ölüm aniden yakalarsa mezar aramasın gülen gözlerimiz. Sığınalım küçük teknemize. Çatısını yıldızlardan kurduğumuz bir evin gölgelerinde ısınsın soğuk ellerimiz.Ayaklarımız uçuruma yakın olsa da dimdik duralım bize reva görülen zulme. Bırak perdelerimize düşsün karanlık. Gözlerimizde aydınlık yetmez mi bize ? Özlüyor, yanıp kavruluyoruz..Sesimizi bir dakika önce duysak da bir dakika sonra özlem vuruyor kıyılarımıza..Yapamıyoruz birbirimizi düşünmeden.Baktığımız her köşede varlığımızdan bir şey buluveriyoruz..Aynalarda gülüşlerimiz, güneşte sıcak yüreklerimiz..Biz ölümsüz sevdaya açız..
Sana geliyorum sevgili..Kapılarını ardına kadar arala..Ayaklarımızın altında sonbahar yaprakları, senin göğsüme koyacağın yerde gonca güller ve perdelerimizde ayışığı..Ve kapı dibinde engellerimiz, paspasın altında kaybolan yıllarımız.Unutma sevgili; gecikmiş bir sevdayı yeniden doğurduk biz.Gelmişken yağ üzerime..Nisan yağmurları gibi değil, sonbahar yağmurları gibi deli ve bir o kadar içten..Üşüsün tenim. Islansın sevda gömleği. Senin adınla üşüsün dudaklarım…Sonra gökkuşağım ol..Üzerime düşür gözlerindeki temaşa eden binlerce rengin dansın. Hadi tüm renkleri beze yüreğimin motiflerini..Sonra da yüreğime doğur yüreğindeki güneşi. Ve de mühürle ismini mutluluklarıma..Kapa dudaklarını dudaklarıma. Sarıl hiç bırakmamasına.
Toplama yüreğini.Sadece sen karşıla beni..Sana gelirken üstümüz başım toprak kokarken sen koksun ellerim..Gözlerim ise mutluluk. Biliyorum tüm namlular bize çevrildi.
Siper et sancağını.Eğme başını.Esir düşmesin bensiz cografyaların..Kalesini koruyan yigit bir nefer ol kalbinin savaş meydanlarında...Kapat perdelerini. Kapat herşeyi.Unut gayri benden başkasını.El bil benden başka elleri.Haram bil benden gayri tenleri.Sözüne katma devrik heceleri..Sofrana çagırma bensiz kuşları.Bilemezsin..Bilemezsin..Masal yüzlü çocukların maskelerine giyinmiş kalleş acıları.Serme yüregini rüzgara.Verme ellerini buluta.Sevme ne olur sevme..Benden başka hiçbirşeyi sevme.Elimde balonlar, elimde mavi bilyelerimsakın açma kapıları.Gözlerinde sakla beni.Ciceklerle doldur eteklerini..Pencelerini ise gülüşlerinle...Kilitle geleceğini..Vur alnı ortasından geçmisini..Yanına bizi bir de hayatı al..Sana geliyorum. Kavuşmamız bir bayram sabahı...Bekle beni / bizi / hayatı...Dilind Meryem vari dualar ile yüreğinde İsa sabrı ile bekle beni. Üşürsen ört yıldızları üzerine..Sabaha kalmadan kapındayım.İsmail''in boğazına sürülmüş bıçağın keskin yüzüyle...Elif Elif diye efildeyen ciceklerin Cennet gülüşleriyle...Geliyorum...Az kaldı Aramızda bir dağ uzaklığı. Aşsak.Yokuşlardayız..Sırtımdan devrilen ter yıgınları..Ayaklarımızda nefes nefese kalan ceylan yavruları..Az kaldı..Takılmasın gözlerin bulutların eteklerinde..Toz bulutu aramayın menzilin öte yüzünde...Kışın bahara döndügü bir sabah kavuşacağız birbirine..
Hadi gül biraz.. İçini ferah tut..Sar yüreğindeki umudu hayatla..Az kaldı fecre...Az kaldı mutluluğu üzermize giymeye..Üstümü başım hazan koksa da bekle beni. Bırak devrilsin hüzünler üzerine. Saçlarına bulaşsın kan. Ellerinde hüzün, avuçlarında ayazlar. Gözlerindeki acılar dile gelip aksa da nehir nehir, sen beni bekle..
Ben,
Bir miktar Elif..
Ve bir dilim hayat,
Elbet bir gün..Siz olacağız.
Sen,
Bir avuç umut,
Ve bir dirhem hayat,
Elbet bir gün..Biz olacaksınız.
Sen,
Ben,
Biz,
Ve hayat..
Bugün değil ama..
Elbet bir gün kavuşacağız..
İsmail SARIGENE
02/10/2007
0 Yorum