Aşk Üzerine...

Gönderen Dert Ortağı 26 Mayıs 2010
Duyguların en bencilidir aşk. Hayatı bıraktırıp onu düşünmeye başlatır sizi. Onu tatmin etmedikçe en mükemmel hayatı zehir eder insana. Yalnız da bırakmaz ama, Nerede , kiminle olursanız zihninize o ismi işler hep "unutma" dercesine. Tükenmez kalem gibi yazmıştır bembeyaz bir sayfaya aşkı büyük harflerle. Ya kağıdı yakarsın bundan sonra, ya da saklarsın ömür boyu..yeni bir süreçtir artık hayatta. Hayata yeni başlamış gibi, neyin doğru neyin yanlış olduğu öğrenilecektir.


Onun gözbebeklerinin hafızanıza kazınmasıyla birlikte başlamıştır yeni süreç. Sonra gözbebeklerinde kendinizi ararsınız; dağların tepesinde günün doğuşunu bekler gibi. Hava bulutludur ama, göremezsiniz. bulut yağmurlarını bırakır, siz gözyaşlarını. Onun için dökülmüş gözyaşları bile kutsaldır sizin için. Göz çukurlarında uyuyakalırsınız o sıcaklıkla.


Akıl ve mantık sınırlarını aşmak..duygularınızı haykırmak istediğinizde rahatsız olmasından korkup, rüzgarın uğultusunda bağırırsınız. Sadece kalbinde yazan bu aşk ağırlaşır. Dökmek istersin tüm okyanuslara rahatlamak için. Ama yine elinde sadece kalem ve kağıtlar kalır. Fedakarlıktır kendince aşk. bomboş fedakarlıkları masumlaştırıp, önüzüne sunar. Ne yaptığınızı bilmeden, anlayamadan, elinize tutuşturduğu "yapılacaklar listesi" ni tek tek yaparsınız. Elinize bir hiç geçtiğini anlamanız uzun sürmez. Ve neden bunları yaptığınızı düşünürsünüz. Öğrenmek istersiniz durumunuzu. Düşünmeye başlarsınız "ben neredeyim?" diye.


Gözünüz gazetedeki bir habere takılır bir gün.Bilim adamları aşkın 7 ay sürdüğünü iddia etmişler. Bilimle aşkı yan yana getirmek ne kadar doğru acaba. Birisi akıl ve mantığa dayalı, öbürü hislere. Bakarsınız gazete sayfalarına, gülüp geçersiniz "keşke"lerle. Çünkü sizi yormuştur aşk. Ağır bir yüktür ruha. Tüm hisler, akıl birleşip "bırak artık!" dediği anda %51 le ihaleyi alandır aşk yine. Hayatı berbat eden bu "sevmek" her nasılsa baskın gelir. En kutsal duygu olduğundandır belki. karşılık beklemeden yapılan iyilik ya da bilmeden yapılan bir kötülük..



Süreç uzadıkça hayattan istifa etmek istersiniz. Enerjiniz azalmıştır artık. Sizin enerjiniz azaldıkça aşkın susuzluğu artmaktadır en kötüsü de. Sömürmeye başlar sizi. En kızıştığı anda o bakışlar karşınıza geçer ve hayatı kaybetme ve kazanma mücadelesi başlamıştır. Görünürde kaybedecek bir şeyiniz olmadığı için tüm cesaretinizi, ve sevginizi ortaya koyarsınız. Gururunuzu ayakları altına serip "basabilirsin" dedirtir, aşk o anda. "basabilirsin" dendiği için "basmak" ya da "basmamak" ise karşınızdakine kalmıştır artık; onun seçimlerine kalmıştır, geriye kalan bir tutam hayatınız. Bastığı anda sizin önünüze iki seçenek kalır:

Sırtındaki bu yükü bırakıp yoluna devam etmeye çalışmak, ya da sırtındaki yükle yere çakılıp ölmek.

Yaşamayı seçtiğiniz anda, tekrar doğduğunuzu hissetmek istersiniz. Ama bir sorun vardır: Hisler geride kalan süreçle birlikte yok olup gitmiştir sanki. Hatırlarsınız bir şeyler: Ortaya ne kadar sevgi; ne kadar cesaret koymuşsanız, kaybettiğinizde o kadarını çıkartırsınız kendinizden. Kaybedecek çok şeyiniz varmış oysa. Bunu öğrenirsiniz. Artık sizin iradeniz geçer. Uzun süre dinlenmiş olan zaman su gibi akıp gitmeye başlar. Hayat başlamıştır.


Güzeldir artık hayat; sevinçleriyle, üzüntüleriyle, kahkahalarıyla, gözyaşlarıyla. Ama eskisinden daha rahat, daha boş, daha canlı, daha durgun. İyi mi yoksa kötü müdür bu sorgulamazsınız bile. Aşk uzun bir süre sizden uzaktır ya, sorun yoktur artık. Bir daha hiç dönmeyecek gibi gelir. Siz de o duyguları kağıttan uçak yapıp atmışsınızdır ya pencereden.

Bilemezsiniz ki derinden derine gömüldüğünü aslında."ben gidiyorum" dediğinde kalbinizin sıcak yorganını üstüne çekip köşelere gizlendiğini aşkın. Yorgunluğunu üzerinden atar atmaz ilk temasta geri geleceğini..Bilemezsiniz yine kanı ayaklandırıp vücudun dengesini bozacağını..Duyguyla tanıştırdığı kişiyi duygusuz asla bırakmayacağını. Yine çeker insanı ufuğu karanlık bir deryaya. Yine vurur sevilen. Yine farkında olmaz onun ruhunun kendisine bağlandığının. Yine anlayamazsınız neden titrediğinizi. Yinelerle yeni bir süreç başlar eskisi kadar taze. Tek bir fark vardır sadece: Geçmiş


Bunların hepsini yaşamış olmanın getirisi olarak bize geçmişi; tecrübeyi sunarlar. Hayat tecrübesi, olgunlaşmak...Oysa aşkta tecrübe yoktur. Tecrübelerden ders çıkartılırmış. Kimse ders çıkaramaz aşktan. "Şöyle yaparsan olmaz" veya "Şöyle yapman gerekir"leri yoktur aşkın.


Sadece bilinir aşk. Birileri adını koyar ve üstüne herkes bildiğini yazar. Binlerce tanım, binlerce yorum yapılır üzerine. Binlerce hisleri yönetir aşk çünkü. Binlerce kişi okusun da hisleri uyansın diye yazdırılır hepsi yine aşk tarafından. Gece saat 5:00 te kalkıp bunları yazabilme cesaretidir aşk, sonra da sevdiğine yollayabilmektir titreyerek...


ALINTI
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

0 Yorum

Yorum Gönder

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: