“ Arıza çıkarıyor diye hayıflandığın yüreğine…”
Yorgun bir gecenin ardından düşürüyorum tüm satırları. Eteklerinden topladığım deniz kabuklarını diziyorum gözlerimin çıplak yalnızlığına. Dilsiz kelimelerini sarıyorum dudaklarımın uçuk bağlamış yalnızlığına…Kekeme gecelerim sobelemişken beni, sen çöz beni…Sen sustur bana sırt dönmüş suskunlukları. Ulu orta yaz beni satırlara.. İlmekle beni mürekkebinin sevda kokan ucuna..Vur beni yollarına..Öldür beni gecelerinde..Sonra tekrar doğur beni dudaklarının iki yakasında. Sırtını dönmüşken tüm cümleler bari sen tut beni dilsiz öznelerimden...Varlığınla seninle yeniden tanımladığım kirpiklerimden öp beni..Senden uzaklarda gözlerim Kerbela sancısında kavrulurken, sen Yusuf gözlü aydınlıklar bırak demir kapıma. İnleyen sabahıma gözlerini doğur..Yüreğimin kekeme yalnızlığında tel tel yanarken dudaklarım sen yüreğime iliştir öznelerini. Notalarını sadece senin bildiğin şarkıları haykır bana. Kelepçeli olsa da kanatların, sen yüzünü Cennetime çevir..Sınırını bizim çizmediğimiz zamana inat topuklarını vur suskun ayaklarıma. Sesim ol sesimin kanadığı suskunluğumda. Hadi dudaklarında tazeliğimi yitirmeden söz ver bana; kader ne yaparsa yapsın adım dua olsun kıblesi sevda olan dudaklarına..Sürülse de bıçaklar boğazına, gözlerim aydınlığın olsun Züleyha boyu karanlığına..
Limanlarına al beni..Gözlerinin iç denizlerine kabul et beni. Deniz kokularını kat bozkır kurağı dudaklarıma...Adının geçmediği alfabemi yık..Kur yeniden dilimin cümlelerini..Çöz beni karanlıklarımdan. Bana giydirilmiş deli gömleğimi çıkar yüreğimden.. Sevdanı giydir üzerime…Sonra da gözlerini düşür gölgelerime..Öp beni gülüşleri yaralı kirpiklerime..Sarmala beni, yağmala bendeki beni..Düş beni zayi defterlerinden..Vur beni…Kanasa da yalnızlığım, sanadır nefes alışım..Düşürdüm kendimi beli kırık geçmişimden..Kırdım aynadaki basiretsiz gençliğimi..Gayri sana adanmışım.. Gayri sen olmuşsum…Ne önemi var bende olmayan benliğin..
Köklerimi söktüm bedenimden..Şimdi umut zamanı. Yeşerme zamanı..Dallanıp budanma zamanı…Hadi kendimin katili oldum..Gözlerinde temize çek beni…Zanlı geçmişime inat sen al beni kıyılarına..Al Bak işte yüreğim avuçlarımda..Ha düştü ha düşecek…Tut beni..Gayri nefesim, benliğim senin zabtına geçmiştir..Gayri ben SENİNİM..Sadece senin…
" Tüm sorularının cevabını gözlerimde bulan kadın; "
Gecikmişlerini bırak artık..Benim adıma düşsünsen de bırak ben seni yaşayım..Yorma kendini..Düşünme yarınlarımı..Sen yaşarken ben hep baki olacağım..Dilinin ucunda birikse de özlemin bırak yutkun benli yalnızlıkları..Gözlerinden düşmesin tek bir gözyaşı..Bize reva görülse de üçüncü sayfa cinayeti..Vurulalım be can vurulalım. Düşsek aynı kaldırıma..Üzerimiz gazete kağıtlarıyla ulu orta örtülse..Kanı çekilen ellerimiz birleşmişken direnmesek yaşamak için…Hani hep sana yakıştırdığım beyazı beraber giyinsek..Sonra da sussak..Ölümü kutsasak dudaklarımıza..Öznelerini yitirsek hayatın, devrilsek imla hatası bol cümlelere..Yutsak dudaklarımızda biriken ölüm acısının kutsal matemini..Sonra koşsak denizlerin üzerinde.. Birer birer aşsak uçurumları..Zılgıtlar kulaklarımızı tırmalasa da kızımıza kavuşsak..Bize ithaf edilecek binlerce suçu kabul edilip tüm faili meçhul aşk cinayetleri üstlensek..Kırılsa da kalemimiz, biz özgürlüğümüze kavuşmanın heyecanı ile binlerce türkü yaksak.. Zanlı sandalyesinde infazımız büyütülürken biz sevdanın baş harfine uzansak…Zan altında bırakılsa da sevdamız temize çekmek için tüketmeyelim kelimelerimizi. Bizi “ bizden “ daha iyi bilecek olmadığına göre ne yarar ki tüm bedbin sıfatların bize ithaf edilmesi..Neye yarar ki ölü bedenlere iftira kurşunlarının seferber edilmesi..Biz gökyüzüne iltica etmişken neye yarar ki kanatlarımızın kırılması…Adsız…Tanımsız bir yere gömülmek olsa da kaderimiz…Ellerimiz yan yana..İsimlerimiz ise yan yana…
Ölme diyorum sana.. Ölme..Sakın bensiz teslim etme nefesini Azrail’in avuçlarına.. Ben olmadan sakın kanatlanma sakat doğmuş yarınlara...Sehven olsa da bırak adımı adının yazmadan terk etme bu dünyayı..Peltek konuşan bir bebe sevdamızı haykırmadan gitmek yok gündüzleri kanamalı zamanlardan.Yağmurlu bir günde öpüşmeden, gözlerimiz gözlerimizde sevişmeden ayrılmak yok masal yüzlü sabahlardan..Sana diyorum sevgili..Sana…Gitmek yok diyorum..Noktasını koyma cümlelerin..Devrilse de imla bozuklukları üzerine sakın ödünç verme öznelerini.. Ben gelmeden sakın ölme işte.. Ölme diyorum..Ölme…
Çıkar üzerinden kekeme yalnızlığı.
Giyin üzerine beni…
Soyun dudaklarındaki umutsuzluğun çoğul eklerini..
Haykır bizi…
Susabildiğin kadar sus kangren susmalarında..
Dudaklarımda birikmiş imla hatalarını çöz..
Dilsiz olsa yüreğin,
Sen gözlerinle konuş..
Çöz beni karanlıklarımdan..
Hadi aydınlığına doğur beni..
Vakit dar,
Vakit geç…
Olsun can be…
Kefenle her şeyini..
Ötele sana biçilmiş imla hatalarını..
Bırak cümlelerin öznesiz olsun..
Yaşamak için cümlelere gerek yok ki…
Hayat susarak da yaşanabilir çünkü..
Kapat perdelerini..
Sustur gözlerini..
Güneşi devir gecelerime…
Gözlerini çevir gözlerime..
Dudaklarını vur kirpiklerime..
Öznesiz bir hayatın da yaşanabileceğini göster..
Devrilse de imla bozuklukları,
Ölme sakın..
Ölme..
Kerbela,
Hasan ile Hüseyin’e kavuşmadan
Yitip gitme uzaklara..
Gitme diyorum…
Kudüs’te ettiğin dualara âmin sesi karışmadan
Ölme diyorum sana..
Ölme…
………
Yaşa beni,
Faili meçhul yanımla..
Yaşat beni,
Dilimin ucunda birikmiş
Yusuf yüzlü suskunluğumla…
05 / 08 / 2007
İsmail Sarıgene
0 Yorum