Mescid-i Aksa Bir Mirac Gecesinde Kurtulmuştu

Gönderen Dert Ortağı 08 Temmuz 2010
http://img641.imageshack.us/img641/767/miracb.jpg
15 Temmuz 1099 yılında Barbar Haçlı Orduları tarafından işgal edilen ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid’i Aksa’nın şehri, bu defa Irkçı Siyonistlerin işgali altında kan ağlıyor. Avrupa’dan sürüler halinde İslam beldelerine karşı saldırıya geçen kalabalık Haçlı Orduları girdikleri tüm toprakları yağmalayarak Kudüs önlerine kadar gelmişlerdi. 15 Temmuz 1099 tarihinde ise kırk günlük bir kuşatmadan sonra Kudüs-ü Şerif’e girerek tam anlamıyla katliam yapmışlardı. 88 yıl boyunca işgal altında kalan Kudüs, Selahattin Eyyubi tarafından kurtarılmıştı. Kudüs, şimdi ise Haçlı sürülerinden daha barbar olan Siyonistlerin elinde esaret altında.

M. MUSTAFA UZUN ‘un haberi

Kudüs-ü Şerif, yine işgal altında. 15 Temmuz 1099 yılında Barbar Haçlı Orduları tarafından işgal edilen Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid’i Aksa’nın şehri bu defa Irkçı Siyonistlerin işgali altında kan ağlıyor. Uzun yıllar Haçlı sürüleri tarafından işgal altında tutulan ve bir Miraç gecesinde, 2 Ekim 1187 tarihinde Selahattin Eyyubi tarafından kurtarılan Kudüs’ü Şerif, yine bir Miraç kandiline daha esaret altında giriyor.

40 GÜNLÜK BİR KUŞATMADAN SONRA ŞEHİRDE KATLİAM YAPMIŞLARDI

Avrupa’dan sürüler halinde İslam beldelerine karşı saldırıya geçen kalabalık Haçlı Orduları girdikleri tüm toprakları yağmalayarak Kudüs önlerine kadar gelmişlerdi. 15 Temmuz 1099 tarihinde ise kırk günlük bir kuşatmadan sonra Kudüs-ü Şerif’e girerek tam anlamıyla katliam yapmışlardı. 88 yıl boyunca işgal altında kalan Kudüs, Selahattin Eyyubi tarafından kurtarılmıştı. Savaş ise Papa II. Urbanın 1095 yılında Clairmount kongresinde bütün Avrupalıları teşvik etmesi ile ortaya çıkmıştı. Bu kongrede Avrupalı pek çok kral ve başkan, Müslümanların elinden Beyt-i Makdisi ve Mesih’in kabrini kurtarma parolasıyla hazır bulunmuştu. Bu kongrede Papa, itaat eden günahkâr kulların hatalarını bağışladığını ilan ederek onlardan ölen kişilere cennete girecekleri güvencesini vermişti.

MESCİD’İ AKSA’NIN AVLUSUNDA 70 BİN MÜSLÜMAN’I KATLETTİLER

Şehrin işgalinden sonra Haçlılar, Tenkardın nişanını İslam dünyasının kalbi olan mescidin üzerine yerleştirirler. 15 Temmuz 1099 Cuma sabahı mübarek Mescid-i Aksanın avlusunda ise korkunç bir katliam yaptılar. Haçlılar sadece bu mübarek mescide sığınan 70 binden fazla Müslüman’ı acımasızca katletti. Araştırmacı Landi, Mescid-i Aksada Raymond’un işlediği katliamı anlatmaya çalışarak şunları yazmıştı; “Meydanlarda ve caddelerde ayaklardan, ellerden ve başlardan kümeler görüyordum. Düşmanların bu korkunç katliamına bakmak imkansızdı. İnsan leşleri her mekâna saçılmış ve katledilenlerin kanı yeryüzünü kana bulamıştı.” Araştırmacı Will Durant ise “Medeniyetin hikayesi” adlı kitabında şunları aktarıyordu; “Müslüman kadınlar mızraklar ve kılıçlar sokularak öldürülüyor, annelerinin kucağından zorla alınan bebekler, surların üzerinden itilerek ya da kafaları direklerde parçalanarak öldürülüyorlardı.” Araştırmacı Georsyh da şöyle yazmıştı; “Şüphesiz Haçlı tarihinde meydana gelen bu olay kara bir lekedir. Bu olayları okuyan herkesin bedeni diken diken olur ve yapılanlardan tiksinir.”

PAPA’YA MESAJ; “MÜSLÜMAN KANINDAN OLUŞAN DENİZİN İÇİNDEYİZ”

Mübarek Mescid-i Aksada işlenen o vahşetin ne denli inanılmaz olduğu resmi kanallar da doğruluyordu. Haçlıların başkanı Raymound’un Roma’da ki Papaya gönderdiği tebrik mektubunda bulunan şu inanılmaz cümleler vahşetin detaylarını göstermek için yeterliydi; “Eğer düşmanlarımıza Kudüs’te neler yapıldığını sorarsanız atlarımızın Müslüman kanından oluşan deniz içinde dizlerine kadar batmış olduğunu bilmenizi isterim.” Vahşi Avrupalılar ilk iş olarak Mescid’i Aksa’yı Kiliseye çevirdiler, içine resimler ve heykeller koydular. Kubbetüs Sahranın etrafına demir ağlardan bir set çektikleri gibi taşının üzerine de kurban kesme yeri yaptılar. Taşını mermerle kaplayarak kubbenin üstüne kocaman bir haç işareti diktiler. Caminin bir kısmına heykel dikerken Batı tarafındaki kısmına da mescidin kıble duvarı boyunca karmaşık setlerden iki katlı bir sınıf ilave ettiler.

ŞEHİRDE CANLI BIRAKMADILAR

İşgal esnasında birçok noktadan şehre giren Haçlılar, Müslümanlara acımasızca bir tavırla saldırıya geçmiş, tavuk keser gibi insanları doğramaya başlamışlardı. Bu insafsız tavırlar karşısında şaşıran Müslümanlar, Mescid-i Aksa ve Kubbetu's-Sahra'ya sığınmışlardı. Burada yeni bir savunma hattı oluşturmak isterken Haçlılar tarafından katledilmişlerdi. Aç kurtlar gibi şehrin içine dalan Haçlılar, görülmemiş bir zulüm örneği sergileyerek şehirde yaşayan Müslümanların bütününü katlettiler. O gün neredeyse Kudüs'te tek bir canlı bırakılmamış ve Haçlılar canlılardan tamamen arındırılmış bir şehre girmişlerdi. Yine batılı bir tarihçi olan Runcimen'in ifadesiyle şehre giren Haçlılar zafer sarhoşluğuyla zincirden boşalmış deliler gibi yollara, evlere, dükkanlara ve camilere hızla saldırıp önlerine çıkan herkesi kılıçtan geçiriyor, kadın, erkek, ihtiyar, çocuk demeden herkesi öldürerek mallarını yağmalıyorlardı. Haçlılar sağ olup da sokak aralarında kaçışan ve kurtulmak için cami ve kiliselere sığınmaya çalışan diğer Müslümanları yakalamak için öldürdükleri Müslümanların cesetlerini çiğneye çiğneye kaçanların peşlerinden koşuyorlardı.

88 YIL SONRA MİRAÇ KANDİLİNDE YENİDEN FETHEDİLDİ

88 yıl Haçlı işgalinde kalan Kudüs-ü Şerif, nihayet 27 Receb Cuma günü, Miraç gecesinde tekrar İslam hakimiyetine geçti. Haçlılar, Kudüs'e 88 yıl önce girdiklerinde şehirde Müslüman bırakmazken şehri fetheden büyük kumandan Selahattin Eyyubi ise kimsenin kılına dahi dokunmadı. Haçlıların kan içici askerleri Kudüs'e girdiklerinde sokakta, yolda, evlerde, mescidlerde ve nerede olursa olsun karşılaştıkları Müslümanları derhal öldürüyorlardı. Müslümanlar diri diri boğazlarından kılıçla öldürülmekten kaçıp kendilerini surlardan aşağıya atıyorlardı. Ama şarkın en sevgili sultanı olan Selahattin Eyyubi ise İslam’ın öngördüğü bir şekilde şehre girdi. Bu güzel Sultan, şehri terk eden Hıristiyanların hasta, zayıf, kötürüm durumdaki anne ve babalarını, çoluk çocuğunu sırtlarında taşıyıp götürürlerken arz ettikleri manzarayı görünce son derece üzülmüş ve hemen bunlara binek verilmesini emretmişti. Ayrıca varacakları yere kadar kendilerine yetecek yemek ve kumanya dağıtılmıştı. Haçlılar tek bir canlı dahi bırakmazken Selahattin Eyyubi, din adamlarına mal ve eşyalarından istediklerini taşıyıp götürebileceklerini söyledi. Hatta Kudüs Patriği Herakleios kiliselerdeki altın, gümüş ve her türlü kıymetli eşyayı alıp götürmüştü.

KUDÜS, MÜSLÜMANLARIN İDARESİNDE BARIŞI VE HUZURU YAŞADI

Kudüs, Müslümanların elinde olduğu dönemlerde bütün dinlere hürmet gösterilmekle beraber tam bir İslam şehri haline getirilmişti. Osmanlı’da Müslüman olmayanlara karşı Kudüs ve ülkenin diğer topraklarında, her meselede olduğu gibi ‘Şer-i Şerif’ dedikleri hukukun çizdiği sınırlar çerçevesinde hareket ediliyordu. Hz. Ömer ile başlayan ve Selahaddin-i Eyyubi ile devam eden Kudüs’teki mukaddes mekânların teker teker fermanlarla sayılması ve burada yaşayan gayr-i müslimlerin sahip oldukları hak ve hürriyetlerin tesbit edilmesi adeti, Kudüs Osmanlı Devleti’nin elinden çıkıncaya kadar devam etti. Bu nedenle Kudüs, Osmanlı hâkimiyeti altında tam bir barış ve huzur dönemini yaşadı.

KUDÜS’ÜMÜZ ŞİMDİ DE SİYONİSTLERİN İŞGALİ ALTINDA

Kudüs, şimdi ise Haçlı sürülerinden daha barbar olan Siyonistlerin elinde esaret altında. İsrail’in amacı ise Mescidi Aksa'yı yıkıp yerine Süleyman Mabedini inşa etmek. Şu an Mescidi Aksa'nın yıkılması için tüm hazırlıklar yapılıyor, kutsal mekanın altına kazılan tünellere bomba ve dinamit yerleştiriliyor. Mescidi Aksa yıkılacak ve İsrail Mescidi Aksa'nın bulunduğu yere Süleyman Mabedini inşa edecek. Bunun için geri sayım başladı.

Miraç’ın mekanı Kudüstür

Mescidi Aksa'nın İslâm'daki müstesna yerinin bir sebebi de Resulullah (s.a.s.)'in isrâ ve mirac mekânı olmasıdır. Yüce Allah, İsrâ suresinin birinci âyetinde Mescidi Aksa'yı adıyla anarak şöyle buyurur; “Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir. Şüphesiz o duyandır, görendir.” Burada dikkat edilirse Mescidi Aksa'dan "çevresini mübarek kıldığımız" şeklinde söz edilmektedir. Mescidi Aksa'nın çevresi ise başta Kudüs sonra diğer Filistin topraklarıdır. Sonuçta yeryüzünün en faziletli mekânları camiler, camilerin de en faziletlileri Mescidi Haram, Mescidi Nebevi ve Mescidi Aksa'dır. Bu üç camide kılınan namazların diğer camilerde kılınan namazlardan çok daha fazla sevaplı olduğu hadisi şeriflerde bildirilmiştir.

Haber: M Uzun Kaynak: Vakit
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

0 Yorum

Yorum Gönder

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: