TUTUKLU 1. BÖLÜM

Gönderen Dert Ortağı 31 Aralık 2008






“Sanık ayağa kalk!” diyerek başladı söze Hakim.
“Hakkında yapılan suçlamaları duydun; bir söyleyeceğin var mı?” diyerek devam etti.

Sanık suçluluk duygusu hissetmemiş; yaptığından hiç de pişman olmayan bir ruh hali ve üzüntü yerine sanılanın aksine yüzünde bir tebessümle Hakime bakıyordu. Hakim tekrar kaşlarını çatmaya çalışarak “evet seni dinliyoruz” dedi soğuk ve sert görünmeye çalışarak. Ama içinden de sanığın kendisine bakışındaki o tebessümden etkilenmiyor değildi.

Sanık, Hakime biraz daha baktıktan sonra:
-Efendim baştan anlatmak istiyorum dedi. Her şeyi baştan ve olabildiğince çıplak haliyle anlatmak istiyorum.
Hakim
- “Bizde senden bunu istiyoruz. dinliyoruz hadi anlat” dedi o sert görünmeye çalışan sıcak yüzüyle.
Sanık:
- yalnız benim bir ricam olacak sizden
- Nedir dedi Hakim
- Size anlatacaklarımdan sonra beni bu zamana kadar tutuklu koyduğunuz o hücreye geri koymanızı istiyorum

Hakim bu kez kaşlarını çattı ve o sıcak yüzünün yerini soğuk don bir ifade aldı ve Sanığı azarlayarak,

- burası mahkeme ve burada adalet olacak rica ile iş mi yapılır? Hadi sen anlat ve kararı bana bırak”
Sanık:
- Tamam efendim özür dilerim anlatmaya başlıyorum
diyerek hikayesini anlatmaya başladı.

O nu ilk gördüğümde farklılığını anlayamamıştım ne yalan söyleyim. Herkes gibi gelmişti bana. Herkes gibi gazeteme yazdığım yazıları okuyor ve yorumluyordu, daha sonraları fark ettim yaptığı her yorumun altında bir imzasının olduğunu. Yazdığım her haberin ya da yorumun en geç ertesi günü kesin altına o imzasıyla bir şeyler yazıyordu ve sonunda da imzasını atıyordu… “Hayata Gülümseyin” … ve yanına ufak bir gülümseme ikonu koyuyordu. Bu imza zamanla beni etkilemeye başladı. Artık o mu benim yazılarımı yoksa ben mi onun yazılarını takip ediyordun anlamaz olmuştum. Her yazımdan sonra beklemeye başlıyordum ne zaman yorum yapacak, ne zaman bana “Hayata Gülümseyin” diyecek. O da sanki benim yazmamı bekliyor gibi hemen yorumunu iliştiriyordu yazılarımın altına… Aramızda konuşmadan sıcak bir dostluk kurulmuştu sanki. Buna emindim. Daha sonra onunda benim gibi bir gazeteci olduğunu öğrendim ve öğrenir öğrenmez haber yazdığı gazetenin sayfasına girip sayfasına bir teşekkür ziyaretinde bulundum. Yazdığı haber/yazı neyse yorum yapacaktım. Girdim ve sayfasını inceledim güzel ve ilginç bir sürü haber vardı sayfasında bir o kadar samimi ve sıcaktı sayfası ya da ne bileyim ilk izlenimim bu olmuştu sayfasında. Yazıları benim yazılarımla paralellik gösteriyor sanki benim düşüncelerimin bir başka kimlikte hayata geçiriliyordu hemen yazılarına bir yorum yapıp teşekkür etmek istedim. Fakat bir aksilik vardı; sayfasın da yorum yapacak yer yoktu. Meğerse yoruma kapatmış yazılarını. Aynı zaman da mesajla ulaşabileceğim bir adres te yoktu. İnternet te çıkan basit bir gazeteciydi oda benim gibi ve kimliğinin bilinmemesi içinde sanırım kendine ait tüm ulaşma yollarını kapattırmıştı. O an çok şaşırmıştım söylenecek bir teşekkür kelimesini sayfasına girip yazamıyordum bu beni çok üzmüş aynı zaman da da hırslandırmıştı. Ona ulaşamamak ve elimin kolumun bağlı olması beni deli etmişti… Aklıma bir şey de gelmiyordu ki ona yoksa o cin aklım normalden çok daha zekidir hemen böyle durumlarda bir fikir üretiverirdi. Oysa bu kez hiçbirşey gelmiyordu, tıkanıp kalmıştım. Birkaç kez sayfasına böylece girip baktım off! Allah’ım gelmiyor gelmedikçe de ben kendi kendime hakaretler yağdırıyordum… “Aptal kafa akıllıyım diyip durursun çalışsana, ukalalıkta üstüne yok çalışsana kahrolası…” derken bu akıllı (bu arada hakime tekrar tebessüm ederek “kusura bakmayın Sayın Hakim ama gerçek bu” dedi.) kafamın sayfa da bir şey dikkatini çekti… “eee o kadar hakaret ettik çalışsın artık müsadenizle” dedi kendine gülerek bu kez.
Dikkatimi çeken şey aslında pekde görünür bir yerde değildi hani. Yazdığı bir haberin ayrıntısında gizliydi dikkatimi çeken nokta. birinden sevgili dostum diyerek bahsediyordu ve dostum dediği kişiyi ne gariptir bende tanıyordum hem de yakinen. Buldum buldum diye bağırdım aniden ve etrafıma baktığımda herkesin şaşkın şaşkın bana baktığını ve benim de ne kadar utandığımı hatırlıyorum..
ona ulaşmayı ve teşekkür etmenin yolunu bulmuştum ama önemli olan da buydu benim için

Artık ona giden kapının anahtarını kullanmaya sıra gelmişti… Neşe içinde yeni haberimi yazmaya koyuldum.

1. Bölüm Sonu

Dert Ortağı
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

0 Yorum

Yorum Gönder

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: