TUTUKLU 11. BÖLÜM

Gönderen Dert Ortağı 31 Aralık 2008


11. Bölüm

evet tutuklumuz bir önceki bölümde epey zor bir şifreyi çözmeye çalışmıştı ve sonunda bulduğunu haykırmıştı dilerseniz sözü fazla uzatmadan tutuklumuza dönelim

……
yaşasın nihaeyet sonunda buldum mesajda ne demek istediğini
Nçşykğo, öiücüfül lhuycho 201. şzzdbpiley bu şifrenin çözümü aşağıdaki gibiydi

Mesajın, okuduğun kitabın 120. sayfasında

Hemen okuduğu kitabın 120. sayfasını açtı 120. sayfa da bir şiir var dı epeyce uzun hemen okumaya başladı.

Payıma Düşünmek Yine… Düşe Düşmek Kaldı…
Astım hislerimi saçlarından, çırpınışları değiştirmez fikrimi
Yaşam, ölürken derin çizgiler bıraktı yüzlerinde; buruşuk ve kederli…
Paylarına her dem yıkım düştü de, yar oldular yine de cümlelerime
Diyorum ki konuşurken kendimle;
Yaşarken derinlere inmeseydim böyle
Kaybolur muydum bulunmak ümidiyle…
Herkesten başka türlü sevmeseydim,
Unutulur muydum vefanın alnından vurulduğu kalplerde.
Her an yakacak bir ateş topu gibi yürüseydim üstüne üstüne
Yanar mıydım hiç?
Diyorum ki;
Peşimi bırakmayan içimdeki;
Sen! Suçlusun…
Suçun; mikrobik bir ortama steril bir çocuk olarak yetiştirilmek.
Kirli elleri mavilerine dokundurtmamaya yemin et
Sana düşen bunu baştan kabullenmek
Sürgünsün gülüşünün yara açtığı yüzlere.
Mahkumsun, hitabı bir kelam olsun yüreğine akan
hayalet sevgilere…
Bil ki avunacağın bir serap bile yok,
Hiç kimse senli zamanlarını senin kadar biriktirmeyecek
güncesinde, senin kadar dillendirmeyecek her halini, sözlerini,
gülüşlerini; varlıklarına, can vermek özlemiyle…
Hıı! Ahde vefa kalmadı unutmaya müptela gönüllerde…
Yakıp küllerini savurmak bu kadar mı zor?
Terk edip kalplerini…
Sana reva gördükleri karanlıklara; onları,
onların yaptığı gibi gömmek bu kadar mı zor?
Yalnızız… Yalnızsın!
Onlar kadar sen barınmaz, yüzeyselliğe vurgun beyinlerin
mertlikten arınmış yüreklerinde…
Geçit vermez sarp dağlarından, soğuk ve sığ denizlerinden,
beynine bir yığın cevapsız soru, kalbine bitimsiz bir sızı, ruhuna bezgin ve her bahar gibi mutsuz bir mevsim emanet eden iklimlerinden kurtulamadın,
ders alamadın ihanetlerinden…
Uslanmadın mı? Yine akladın mı onları
Kelimelerin kırık… Bırak ellerini kendinden kaçanların…
Yüzüne kapanan kapıların ardındaki muammaların matemini yükleme,
ağırlığından yorgun düşmüş omuzlarına böyle
Bak!
Yine izledin aynı filmi…
Yaşam sanki her dem korur senden sevdiklerini,
Sevilmeyi aslında hiç, hak etmeyenleri…
Nedeni basit ama yüzyıllardır çözülemedi…
Yaşam; sen önemsedikçe pamuk ipliğine bağlı ilişkileri
Ayakta tutmaya çalıştığın ölçüde sakınır senden;
seni ayakta tutan her şeyi
İşte sırf bu yüzden, sen bir dala tutundun diye kırılabilir.
Nehirler kuruyabilir susuzluğuna inat.
Muhtaç olduğun bir can; tanışan kalplerinizden dolayı var olan gönül bağınızı,
sana hiç sormadan koparabilir.
Bu gönül bağının birbirinizin üzerinde varettiği doğal hakkınızı,
sana sırtını çevirerek ödeyebilir…
Neden diye sorma hiç, arkasına saklanır yaşamın çocuklar gibi…
Haksızlığı bağırarak kanıtlayamazsın;
Sevgi, vefa, özlem, masumiyet fısıldar haykıramazsın…
Erdemlerini yaşatma hevesi solsa da her defasında yüreğinin ellerinde,
Onları küflü duvarlara yazamazsın…
Kendinle bu kadar acımasız ve haksızca savaşamazsın.
Anlasana! Sen mutlu etmeden mutlu olamazsın…
Enkazların yıkık köşe taşlarıyken
Parçası olduğun bütünden kaçamazsın
Kaçtığın her kuytuda ona rastlarsın,
Her sabah aynaya yansıyan karanlık pencerelerin gibi…
Hem yaralayan, hem yaralarını saran ve her yolun sonunda
karşına çıkması kaçınılmaz olan yaşamdan soyutlanamazsın…
İçinde olduğunun dışına çıkamazsın.
Yoruldun mu, bu gün hangi ok yaralayacak bedenimi bekleyişinden?
Sen bütün okları kendine atarsın
Yoruldun payına düşecek kederi, gözlerinin karanlığına hapsetmekten.
Bıktın varlığını anlamlı kılan her şeye seni yabancılaştıranların, bakışlarının, sözlerinin, sevgiye biçtikleri değerin cimriliğinden…
Ah! Uslanmadın ne fayda!
Yüreğini soğutamadın…
Mağlupsun! Başı dik, suçu vefaya verdiği önemden sabit bir mahkumsun?
Harp yenilgileri yıldırabilir mi seni?
Sen yaşamla kavrulmaya, savrulup yeniden varolmaya mecbursun…
İçimdeki sen ve ben… Biz olabilen tek ve en sadık dostlarız.
Ve sen; ardıma düşen, aklıma düşen, öğrendiğim çaresizliklerin takvimisin.
Akrebi içimi zehirleyen…
Dünyamı dar eden de sensin, ruhumu budayan da sensin…
Öğretirken öldüren zamanın ta kendisisin.
Bırakma ellerimi, umutsuzluğa terk edemem seni…
Ya da bırak beni umutlarımı pay etme tükenmişliklere.
Kulak ver yüreğime ve dinle
Düşlerimden payıma; avuçlarımda kırık ümitler kaldı…
Bilirim ki payıma düşünmek yine; düşe düşmek kaldı…
Katre Derya İçre

Şiir bitmişti ama kendide bitmişti sevinç ve göz yaşına boğulmuştu sevdiğinden Sevda’sından gelen bu mesaj onu dünyanın en mutlu insanı çoktan yapmıştı.

İç sesiyle şakalaşmalar gardiyanları sarıp öptü düşünsenize :) onlar da onun bu kadar mutlu olmasına anlam veremeseler de ortak olmaya çalıştılar ellerinden geldiğince

Bir daha mektup gelmedi ne arkadaşından ne de Sevda’sından ama yine de o yeterince mutluydu

….

Birkaç hafta sonra Duruşma Zamanı:

Tutuklumuz sanık sandalyesinde yerini almış müdavimlerimizden yaşlı iki teyzemizde her zaman ki yerinde insanlar duruşmayı bekliyorlar her şey normal seyrinde.
-kes len tamam cilalayıp durma cümleler alt tarafı mahkeme hazır
-kimsin sen
-yahu bu da her seferinde bunu sormaz mı
-İyi de kardeşim kimsen sen?
-Şurda millet olmasa ben sana hatırlartırım kim olduğumu
-ha tamam hatırladım
-Zeka küpü maşallah tütütüh
-zeki olduğumu söylerler zaten hep
- lan kes sesini yarabbim ya beni sabır imtihanına mı sokuyosun geç sene kardeşim hikayeye
-tamam tamam geçtik zaten bir daha yaz desen de yazma
-çok lazımdın
- bida çağırırsın ama
-la sus!



Ayağa kalkın hakim geliyor
Herkes ayağa kalktı ve hakim oturduktan sonra da eliyle bize de oturmamızı söyledi

-Evet tutuklu sanırım netleşti bazı şeyler ne diyorsun
tutuklu sakin
- siz öyle diyorsanız Sayın Hakim
- Epey bir süre geçti aradan nasılsın bakalım
- Teşekkür ederim sayın hakim ben halimden menunum
- Hmm memnunsun demek
- Evet menunum sayın hakim
- Belki biliyorsundur bugün karar günü
- Hayır bilmiyordum
- Eh iyi öğrenmiş oldun
- Sağolun sayın hakim
- Peki söylemek ya da eklemek istediğin bir şey var mı
- Var sayın hakim
- Peki dinliyorum o halde

“Sayın hakim beni az çok tanıdınız uzun bir süredir buradayım ve halimden oldukça memnunum Sevdam ı çok özledim onun sesini duymayı çok özledim onu son zomanlarım da çok üzmüştüm istemeden de olsa kırmıştım. Yaptığım iş dolayısı ile ona çok özel bir zamanımızda vakit ayıramadım. O da bana gücendi haklı olarak ben sadece yaptığım işte karşılaştığım bir hatadan ötürü insanların yanlış bilgilenmemesi için uğraşırken; hayatımda en değer verdiğim varlığın kalbini kırmıştım ve haklıydı. Sizin huzurunuzda ve dinleyen beni her kesin huzurunda özür diliyorum inanın onu çok seviyorum. Yaşadıklarımın yaşayacaklarımın onun olmadığı bir zamanda hiçbir önem yok.

Kendisine şu yazımı okumak isterdim şu an burada olsaydı şayet,

Kadınım,
Ela gözlüm, sevdiğim.Yazdığım her satırın anlamı sana çıkıyor her harf in atomlarında Sevda var ben seni öyle çok seviyorum ki bir türlü istediklerimi tam olarak anlatamıyor ya da bir türlü istediğin gibi davranamıyorum. Bilmiyorum suçlu ben miyim yoksa illa bir kalıba mı sokmak sevgiyi anlamıyorum. Bir şekle bağlı olmadı bizim sevgimiz bir beklentiden öteydi birbirimizde kaybolmak bizim için yeter di benim için yeterdi Ömrüm. Seni ne kadar sevdiğimi ve seni ne kadar kıskandığımı sen biliyorsun. Aylardır yüzüne hasretim… aylardır sesine hasretim. Nefesim nefesine muhtaç oldu kadınım. Beni varlığının esiri yapmışken yokluğunla beni öldürme

Seni çok seviyorum hani bana yazdığın o mesajın var ya 120. sayfadaki şiir oradan payıma
sadece sevdam kalsın Sadece Sen Kal Kadınım”

Son bir sözümde size Sayın Hakim:
- buyur söyle
- Madem bugün karar günü madem bugün hakkımı teslim edeceksiniz bana o zaman sizden çok iyi düşünmenizi ve bir Sevdalı yüreği yakmamanızı istiyor ve bu nedenle
Tutukluluk halimin devamını ve hatta MÜEBBET imi istiyorum
Ne olur beni bundan mahrum etmeyin
- Bırak ta kararı biz verelim
Tok bir sesle hakim


Bu sıra da tutuklunun arkasındaki iki yaşlı teyze yine konuşuyorlardı
-ayol bu kafayı yemiş
-yok yahu doğruyu yaptı
-hadi ben sende
-ben oğlandan yanayım

Bu sırada Hakim :
-Kesin gürültüyü yoksa salonu boşaltırım diye uyardı
sessizlik oldu hemen


ve tutukluya dönerek

- ayağa kalk dedi
- tutuklu ayağa kalktı
- Gereği Düşünüldü!
…….
….
..
.


















- biliyorum merak ediyorsun
- evet Sayın Hakim çok merak ediyorum
- sen iyi birisin bunu biliyorum tutuklu olman seni kötü biri yapmaz
- Aslında bugün sabah odamda bir mektup aldım
- Ne mektubu Sayın Hakim sormam da sakınca var mı
- O mektup sayesinde kararım katileşti zaten bir ön yargı oluşmuştu ama aldığım mektup ve altında ki imzadan sonra sanırım o nunda sana söyleyecekleri var
- Okurmusunuz mektubu
- Okuyacam birazdan
- Sadece bilmeni isterim vereceğim karardan sonra tepkilerini kontrol et



Hakim mübaşire selendi mektubu getir hemen
Mübaşir hemen hakimin dediği mektubu koşarak getirdi ve kendisine verdi

Hakim eline mektubu aldı ve insanları süzmeye başladı
O iki teyze yine konuşmaya başladılar
-ne yazıyor ki içinde
-ne biliyim ben yahu
-sende senelerdir ne sorsam bilmezsiz
-e bilmiyorum napıyım
-iyi iyi tamam sus

tutuklu arkasını dönerek
-ben kimden geldiğini tahmin ediyorum
kimden dedi iki teyze de aynı anda
tutuklu sadece güldü
:)

evet gerçekten de kimden gelmişti o mektup ve içinde ne yazıyordu…


11. Bölüm Sonu

Dert Ortağı
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: