TUTUKLU 5. BÖLÜM

Gönderen Dert Ortağı 31 Aralık 2008

5. Bölüm

Evet o gün o postadan sonra epey moralim bozulmuştu. Birde Sayın Hâkim benim moralim bozulduğunda maalesef çevremdeki herkes bundan etkileniyor ve kırıcı olabiliyorum zaman zaman. Bu yüzden mümkün olduğunca böyle durumlar da konuşmamaya çalışıyorum ama üzerime geldiklerinde kırıcı oluyorum bu benim zayıf noktalarımdan biri.
(diğerlerini de ben söyleyim istersen) çokmu istiyorsun söylemeyi? (evet) söyle o zaman. ( iyi ama benden sonra tekrar et) kusura bakma sen söyle ama ben tekrar etmem (ama olmaz ki :( )haha! olmasın olsun isteyen kim şimdi devam edebilirmiyim kahrolası(hıh pis mızıkçı) sensin o!
O sıralar belli etmemeye çalıştım ama içten içe kırgındım kendisine. Sitemimi direk söylemiyordum hatta olsa da olur olmasa da olur havalarına girmiştim. Oysa bana karşı her zaman ki sevecenliği ve sıcaklığıyla öyle güzel mesajlar yazı yor di ki; bu saçma davranışa son verdim bende. Yine aynı şekilde yaklaşıyor birbirimizin haberlerini yorumluyor güzel olan beğendiğimiz ne varsa paylaşıyorduk resimden, şiire aklnıza ne gelirse. Birkaç hafta daha böyle geçti. Yine bir akşam eve gelip onun bana gönderdiği posta varmı diye evde bilgisayarımın başına geçtiğimde; bu güzel dostluğun daha da ilerleyeceğine dair bir posta ile karşılaştım. Konusu “dostluğumuzun devamını istiyorum” ve yanında gülümseme. Adres farklıydı ama ondan geldiğini bilmek içinde kâhin olmaya gerek yoktu hani.(özellikle de senin gibi biri ve kâhinlik sadece şansın vardı)
Sayın Hâkim, gelen posta da şunlar yazıyordu:
“ merhaba,
şimdi size yazacaklarım dan sonra isterseniz bana kızın isterseniz sevinin ya da benim üzülmemi sağlayın bilemiyorum siz ne yaparsanız yapın size saygı duyacağımı bilmelisiniz.
Size msn adresimi vermemem deki sebep kendimle olan çelişkimden di; yani buradaki güzel dostluğumuzun msn de bozulmasından olan endişem di. O yüzden de size başta msn adresimi vermedim..veremedim Sonra zaman geçtikçe siz bana hala sıcak ve samimi davranınca hata yaptığımı anladım ve size adresimi vermeyi uygun gördüm. Evet bu posta da ki adres aynı zaman da benim adresim şayet kabul ederseniz msn adresimde sizi görmek isterim.
Selam ve saygılar sunarım unutmayın hayata gülümseyin :)”
İşte böyle Sayın Hâkim aynen bunları dedi. Bir anda kafam allak bullak olmuştu. Hiç beklemiyordum açıkçası sadece posta arkadaşlığı olacaktı ötesi olmayacaktı derken bir an da karşımda bir adres ve O’na ait. Ne yapacağımı bilemedim lal olmuştum (ona lal denmez yani baştaki harfi değiştiriver )değiştirirsem sen olursun (olsun ben olursam da sen olursun) of ya sus. Kibirlimi olmalıydım yani daha önce dediğim gibimi yapıp kabul etmeyip ona iyi bir ders mi vermeliydim. Yoksa kabul edip yeni bir dostluğa bir adım daha mı yaklaşmalıydım. ( e sen böyle anlatırsan kimin ne seçeceği aşikar ortada) Sayın Hâkim, doğal olarak ben de diğerini seçtim benim kızgınlığım sabun köpüğü gibidir. Öfke anında söylediğim bir sözle arkadaşlıklarımı hiçe atacak biri olmadım hiçbir zaman.(tükürdüğümü yaladım desene sen şuna) evet yaladım ne var! Ne-var! (hiiç sadece öğreniyoruz) ne var yani bir dost kazanmak ya da kaybetmemek için bazen tükürdüğümüzü yalarız senin tabirinle bu da onlar dan biri ve pişman da değilim.
Bende kendisine şu cevabı yazdım postayla:
“ öncelikle ne kadar şaşırdım bilmenizi isterim. İnanın epey düşündüm (5 dk kadar) ne cevap vereceğim diye. Sizinle arkadaş olup bu arkadaşlığı daha da ilerletmeyi çok istiyorum. Lakin size biraz da kırgınım hala. Bu yüzden sizde kabul ederseniz beni adresinize siz ekleyin böylelikle ödeşmiş oluruz biraz.
Ha unutmadan hayata hep gülümsememi istiyorsanız sizi bekliyorum :)”

Kendimce güzel bulduğum bir cevapla beklemeye başladım ve 1-1,30 saat sonra msn adresime gelen ekleme talebi ile çok memnun olmuştum. Evet o kabul etmişti az sonra online oldu ve selamlaştık. Geç bir saatti. Kendisine teşekkür ettim o da bana ederek ilk konuşmamızı yapmıştık. Heyecandan ölmek üzereydim.
- ne diyeceğimi bilmiyorum diyerek başladım söze
- tekrar teşekkür ediyorum eklediğiniz için ayrıca güzel bir nickiniz var
- :) teşekkür ederim sizin se aynı nickiniz
- Evet ben bu ismi seviyorum
- :)
Daha sonra birkaç tanışma konuşması daha yaptıktan sonra izin isteyerek yanından ayrıldım zira ertesi gün iş vardı. O gece çok mutlu ve huzurlu uyumuştum çünkü ona bir adım daha yaklaşmıştım .

Sabah nasıl bir mutlulukla uyandım anlatamam hemen üzerimi giyinip erkenden işyerine gittim her zaman ilk gelen ben olmazdım ama bu kez ben olmuştum hemen işyerinde masama geçip msn mide online yapmıştım sanki erkenden gelecekmiş gibi. Oysa doğal olarak o gelmedi; o saatte muhtemelen uyuyordu. Bu ara da ben iş yerinde işlerimi yaparken gözüm de bir yandan listemde gelen insanlardaydı. Bu arada haberleri eklemek için siteleri dolaşıyordum bende güzel bulduklarımı da ekliyordum. Patronum benim erken gelişime epey şaşırmıştı bunuda söylemeliyim bu arada.


Öğleye doğru ancak gelmişti ve gülerek kolay gelsin demişti. Teşekkür edip, nasılsınız diyerek konuşmaya başladım. Kendisi benden heyecanlıydı çünkü söylediğine göre ilk kez ailesinin ve tanıdıklarının dışında birine msn adresi vermişti. Elimden geldiğince kendisine yardımcı olup rahatlatmaya çalışıyordum “merak etmeyin ben ısırmam aşılarım tamam” diyip biraz o gergin havayı dağıtmaya çalışıyordum. Ama o hala pek rahatlamış görünmüyordu yazdıklarından. O’na
- bakın sizi korkutuyor yada yanlış anlamanıza sebeb olacak bir şey yaptıysam lütfen beni silin listenizden ben siz böyle yaptıkça kendi kendime kızıyorum acaba yanlış bir şey mi yapıyorum rahatsızlık verici bir şey mi söylüyorum diye düşünüyorum
- hayır lütfen öyle düşünmeyin öyle olsa sizi listeme eklemezdim; ama ne bileyim garip bir durum gibi geliyor bana gazeteden biri ile burada konuşmak hepsi bu
- peki isterseniz daha sonra konuşalım sizde biraz rahatlarsınız bende biraz çalışayım hem oldu mu?
- Peki teşekkür ederim kolay gelsin :)
- Sağ olun size de iyi günler.

Evet epey ürkekti onun bu korkak tavırları hoşuma gitmişti aslında bir yandan kendimle çelişiyor ben yanlış bir şeymi söyledim diye bir yandan da Sevda Hanımın yaptıkları hoşuma gitmiş tebessüm ediyordum. Birkaç gün böyle ürkek konuşmalar devam etti ama daha sonra kendisi de alışmaya başladı neticede aşılarımın tam olduğuna inandı :)
Artık epey samimi olmuştuk. O bana sen diye hitap etmeye başlamış bense biraz hızı ağırdan almak adına siz diye ısrar ediyordum.
Bu sıra da Hakim söze girerek
- evet burada onu anlatan bir şeyler söylemiş
- sahimi efendim ne demiş okur musunuz?
- peki okuyorum aynen şunları söylemiş
- “ben tam samimi düşüncelerimle siz den cıkmış sen diye hitap etmek isterken O bana bir duvar örercesine ısrarla siz demeye başladıı kırılıyordum inciniyordum ama dedim ya kaybetmeyi göze alamazdım çünkü benim için çok özel biriydi ve ben o na karşı yoğun duygular içindeydim. O’nu kaybetmek istemiyordum; gerekirse sonsuza kadar susacaktım:)”
Sanık çok utanmış yüzü kıpkırmızı olmuştu Hakim gülümseyerek:
- hadi devam et bakalım dedi
- peki efendim diyerek mahcup bir tavırla devam etmeye başladı.
Efendim o sıralar akşamları benim msn de çok yoğun bir trafik vardı akşam olduğun da pek kendisi ile görüşemiyorduk. O’nun geldiğin de ben birileriyle ya hummalı bir tartışma içinde, ya da bir sorunu çözmekle meşgul oluyordum. Bu yüzden akşamları nadiren konuşabiliyor kendisi bana selam verdiğinde; aynı şekilde selam verip üzgün olduğumu ama şu an önemli bir işim olduğunu söyleyerek izin istiyordum. Sağ olsun o günlerde beni hiç kırmadı ya da bana hiç gücenmedi en azından belli etmedi. Siz işinize bakın diyip gülümseyerek gidiyordu. Ben işimi bitirip O’na baktığımdaysa çoktan msn si kapalı oluyordu. İster istemez üzülüyordum ama elimden de bir şey gelmiyordu çünkü o sırada yaptığım işler sevda hanımla konuşmaktan daha önemliydi. Allahtan bunu anlıyordu ve bana gücenmiyordu. Buda onun benim gözümde biraz daha yücelmesine ona biraz daha saygı duymama sebep oluyordu.
Yine o gecelerden birinde siteleri gezerken bir şiir gözüme çarptı kimin yazdığını şuan hatırlamıyorum ama kim yazdıysa ağzına sağlık. Hemen ona okuduğum o şiiri elektronik postayla yolladım sonunda da sakın yanlış anlamayın hoşuma gittiği için paylaşma istedim diye de ekledim :)
Hakim sanığa sordu:
- okurmusun o şiiri sonra da duruşmayı erteleyelim
- istiyormusunuz efendim ?
- evet istiyorum
-peki efendim okuyorum durun biraz hatırlamaya çalışayım nasıldı nasıl dı hah tamam(hele şükür hatırladı) bende nerde bu diyordum

Adını Bilmeden Sevdim

Ben, seni; adını bilmeden sevdim. Ve, “var”lığınla gülüşünü...
Ben seni, yaşını bilmeden, gözünü-kaşını bilmeden sevdim.
Ve, “yar”lığa süzülüşünü.

Ben seni, sesini duymadan sevdim...
Ve duymadan nefesini.
Ben seni adını bilmeden sevdim...
Ama; sevdim!..

Üşüyüşünü sevdim...
Üşüyüşünü sevdim onüçüncü ayın ilk günü;
“Gel, ısıt” deyişini!..
Bekleyişini sevdim beşinci mevsimin gün bitimlerinde, bilerek gelmeyeceğimi...
Akşam alacalarının gönlüne yürüyüşünü sevdim...
Ve, kıpırtısız, karanlığa gömülüşünü sevdim.
Bir de;
“Gel, ışıt” deyişini!..

Ben seni, adını bilmeden sevdim.
İhtiyacım... Cevabım...
İsimler koydum sana; bahar yelim, çiçek tarlam... Gökkuşağım, ışığım... Kuşkanadım, pembe rüyam, çiy tanem...
Seni, adını bilmeden sevince öğrendim; seni sevmek için gerekmiyordu ismini bilmem...
....Sevdim işte!

Ben, seni; yaşını bilmeden sevdim... Yani bilmeden sevdim deden yaşında mıyım, torununla akran mı!
Ben seni, gözünü-kaşını bilmeden sevdim.
Ben seni, sesini duymadan sevdim.

Ve hatta öğrenmeye korkarken, bilmeye kıyamazken seni...
....seni sevdim.
Seni sevdim.

İçime salıncaklar kurdum gönlümün ipleriyle...
Oturdun, sallayamadım; dokunurum diye korkumdan!
Dolaştın boynuma bir sarmaşık gibi; okşayamadım.
....Koklayamadım!
Dalgalarını taramamış olan parmaklarım yabancı saçlarına...
Ve hâlâ bilmiyorum, gözlerin ne renk?.. Hangi yıldızlar mahpus içinde?

Ve ben sana hâlâ seni sevdiğimi söyleyemedim!..
Ama ben seni; adını bilmeden, yaşını bilmeden... Yüzünü bilmeden, sesini bilmeden...
....seni bilmeden sevdim.
Seni, “bilmeden” sevdim!
Senin olmadığın ve benim olmadığım bir sokaktaki köşebaşında çarpıştı duygularımız!
Döküldü içindekiler ve döküldü içimdekiler...
Sen yoktun orda ve ben de yoktum;
Ama sevda vardı!

Ve, ben; seni adını bilmeden sevdim

- Muammer Erkul’un o şiir dedi
- öylemi efendim doğrudur şimdi hatırlayamadım
-iyi işte öğrendin artık bir sonraki duruşmaya kadar ara!

5. Bölüm Sonu
Dert Ortağı
sayac Kez Okundu
DertOrtagimblogspot.com

0 Yorum

Yorum Gönder

Yeni Düşenler

Abonelik:

E-Posta Adresini Gir: