Bologna Çocuk Kitap Fuarı gezilerimde, fırsat bulduğumda ajansımız Zeynep Ataman'la birlikte hep ilginç kitaplar basan Andrews and Mc Meel yayınevini ziyaret ederdik. Yayınevinin 60-65 yaşlarında bir sahibi, bir de yöneticisi vardı. Çok farklı ve butik kitaplar yayınlarlar ve her toplantıda da anlatacakları ilginç hikâyeleri olurdu. Bastığımız kitaplardan birkaç tanesini size söyleyeyim, belki içinizde okumuş olanlar anımsayacaktır: "En Güzel Kedi Öyküleri", "En Güzel Köpek Öyküleri", "En Güzel Aşk Öyküleri", hatta dostları olmakla övündükleri "Bill Gates'in Anı Defteri". Bill Gates bu günlüğü internetteki sitesinde tutuyormuş, hacker'lar şifresini kırıp yazdıklarını okuyunca, o da bu günlüğü dostları olan Andrews and Mc Meel'dan yayımlamak zorunda kalmış.
* * *
Bu gezilerimden birinde, yeni basacakları bir kitaptan söz ettikten sonra, bana kitapla ilgili bir fotokopi verdiler. Fotokopide bir de, şimdi size sayfamda görüntüsünü yayımladığım siyah-beyaz bir resim vardı. Hatta bu resmi yıllar önce, "Dünyanın En İlginç Resmi" adlı yazımda bir kez daha Milliyet gazetesindeki köşemde yayımlamıştım. Bu resmin ortasına 30 saniye odaklanarak baktıktan sonra gözlerinizi kapatıp hiç açmadan 10-15 saniye beklerseniz, birden beyaz bir daire içinde, uzun sakallı, ermiş görüntülü bir kişinin yüzünü net olarak görüyorsunuz. Gerçekten ben de baktığımda bu yüzü görmüştüm. Bana, "Kime benzediğini?" sordular. Ben de herkes gibi, "Azizlerin mozaiklerdeki resimlerini anımsattığını," söyledim. Daha sonra pek çok göz aldatmacaları, optik aldanmalar, yanılsamalar gibi oyun kitaplarında benzer görüntülere rastladım.
* * *
Bu konu üzerine tartışırken yayınevi sahibi, "Bu resmin Hz. İsa'ya çok benzediğini, bu yüzden de kitabı basıp basmamak konusunda hâlâ kararsız olduklarını," söyledi. Sonra da, "Bugünlerde Amerika'da bir ajansın, televizyon ve sinema için hazırladığı bir reklam filmi var. İnsanların göz aldanmasıyla doğan sinema ve çizgi film canlanmasının içine karelerden birini çıkarıp, tanıtılmak istenen reklamın tek karesini koyuyorlar. İnsanlar düşünsel olarak algılamasalar bile, görsel belleklerine ürünün kaydı geçiyor ve beş dakika arada fuayeye çıkan insanlar bilinçsizce tanıtımı yapılan üründen alıp içiyorlar," dedi. Bu konuyla ilgili detaylı ve doğru bir bilgiye hiçbir zaman ulaşamadım. Ama pek çok arkadaşımdan aynı öyküyü defalarca değişik biçimlerde dinledim.
* * *
Televizyonlarda reklamlar başlamadan önce hep reklamların anonsu yapılıyor. Sanırım sponsor firmaların adları, logoları ya da reklamları bu kuralın dışında tutuluyor. Yeri gelmişken, dizilerin sonundan önce verilen, bir dakika sonra da bitirilen reklam filmlerinden kimsenin hoşlanmadığını, bunun herkesin canını çok sıkan bir aldatmaca olduğunu söylemeliyim. Ama benim asıl üstünde durduğum bu değil. Filmin tam ortasında, siz konuya odaklanmışken, birdenbire görüntünün ortasında beliriveren bir şişe resmi çıkıyor, film devam ediyor ve birden kesilerek reklama giriliyor. Altyazı gibi bir şey değil bu. Sanki dizinin ortasında sizin bilinçaltınıza gönderilen bir mesaj gibi bu reklamlar. "Reklamlar," diyorum, geçtiğimiz gün bu reklam anlayışına bir krem reklamı daha katıldı. Acaba, insanların reklamları dilediği gibi izlemek-izlememek gibi bir özgürlükleri yok mu? Dizilere, programlara yaş sınırlaması getirenler, küçükleri zararlı yayınlardan korumak isteyenler bu konuda neler düşünüyorlar; çok merak ediyorum. Bir de, geçtiğimiz haftalar içinde bir yazımda belirttiğim gibi, bazı televizyon şovlarında, başlamadan önce yaş anonsunu gören okul yetkilileri nasıl oluyor da bütün bunları görmezden gelip, "Çocukların seçtikleri ünlüler" başlığı altında o sanatçılara okullarının plaketini veriyorlar? Kimseyi kırmadan yazmak istediğim için, biraz dolambaçlı söyledim galiba. Televizyon anons ediyor, "Bunu 7 yaş çocukları izlemesin," diye. Sonra X okul, o sanatçıya "Çocukların seçtikleri ünlüler" başlığı adı altında ödül veriyor. Bu çelişkinin yanıtını kimden almalıyım? Okuldan mı, Milli Eğitim'den mi, RTÜK'ten mi?
Kaynak: Yalvaç Ural
0 Yorum