Tüm annelerin marifeti değil midir yoktan var etmek? İşte size yoktan var edilen ve gün geçtikçe varlığı daha da unutulan bir Anadolu lezzeti; Yumurta Yuvası.
Pişirilmesi son derece kolay ve maliyeti de son derece düşük olduğu için Anadolu topraklarında uzun yıllar popüler olmuş olan Yumurta Yuvası’nı yapmak için domates, yumurta, tuz ve karabiber yeterli. Peki nasıl mı yapacaksınız? İri bir domates seçin. Domatesin içini, dağılmamasına dikkat ederek oyun ve bir yumurtayı dikkatlice içine kırın. Üzerine biraz tuz ve karabiber ekledikten sonra da pişinceye kadar fırınlayın. Ne dersiniz, Yumurta Yuvası da en az menemen kadar hayat kurtaracak bir yemeğe benzemiyor mu?
PIRTI YEMEĞİ
Anadolu kadınlarının ne kadar tutumlu olduğu tartışılamaz bile. İşte Pırtı Yemeği de, annelerimizin yoktan var ettiği ancak gün geçtikçe unutulmaya başlanmış olan lezzetlerden biri. Evinizde bayatlamaya yüz tutmuş tandır ekmekleri, lavaşlar mı var? Öyleyse bu lezzeti yeniden canlandırmayı siz de kesinlikle denemelisiniz. Yapımı son derece kolay.
Bayatlayan tandır ekmeklerinizi ufak parçalar halinde doğrayın ve bir tepsinin altına dizin. Üzerine, tarifini vermeye gerek bile duymadığımız kolaylıkta yapılan etli patates yemeğini dökün. Son olarak tüm bu karışımın üzerinde kızgın tereyağı gezdirin.
İşte sizlere, evde kalmış ve bayatlamak üzere olan malzemeler yapabileceğiniz son derece basit bir Anadolu lezzeti!
TAZE FASULYE MÜCVERİ
Mücver Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olsa da, pek çok çeşidi var olan bu leziz yemeğin bazı versiyonları neredeyse tamamen unutulmak üzere. Bunlardan biri de Taze Fasulye Mücveri.
Yapımı ise bildiğimiz Kabak Mücveri’nden farklı değil. Ancak buradaki tek fark, taze fasulyeyi önceden haşlamanız gerekmesi. Taze fasulyeyi haşlayın, ince ince kıyın. Gerisi ise bildiğiniz mücver gibi! Unutulan bu lezzeti bu sene iftar sofranızda yeniden canlandırmaya ne dersiniz?
PİRUHİ
Türk mutfağında vejeteryan mantının var olduğunu söylesek bize inanır mıydınız? İster inanın ister inanmayın ancak son yıllarda neredeyse yapımı tamamen unutulmuş olan Piruhi bunun gerçek kanıtı.
Piruhi’nin bildiğimiz mantıdan hemen hiç farkı yok. En önemli fark ise içinin kıymayla değil, tulum peyniri, maydanoz ve kuru soğanın karıştırılmasıyla oluşturulan farklı bir iç malzemesiyle doldurulmuş olması. Ve tabi ki servis esnasında kızgın tereyağ sosunun ardından çekilmiş ceviz eklenmesi.
SOĞANLI YUMURTA
Her ne kadar adından çok kolay bir yemek olduğu düşünülse de, Soğanlı Yumurta’nın Türk mutfağından yok olup gitmesinin en önemli sebebi, yapımı son derece zahmetli bir yemek olması. Saray mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan, iyi pişiren aşçısına ödüller kazandıran Soğanlı Yumurta; soğanların halka halka doğranmasının ardından uzun saatler boyunca kavrulması ve üzerine yumurta kırılarak servis edilmesiyle ortaya çıkıyor.
Kulağınıza kolay gibi gelse de kesinlikle yanılmayın.
Soğanlı Yumurta’nın soğanlarının kavrulması Osmanlı döneminde tam bir zanaat işiymiş. Ramazanın 15’inde padişahın iftar sofrasında muhakkak yer alan bu lezzetin soğanlarının mum ışığında kavrulduğu ve yapımının saatler sürdüğü halk arasında konuşulan rivayetlerden biriymiş.
ASİDE
Günümüzün unutulmuş tatlarından biri de, Türk mutfağına Arap mutfağından girmiş olan Aside. Acılı bir bamya yemeği olan Aside’nin yapımı ise oldukça enteresan. Önce bir bardak su kaynatılıyor ve içine un eklenerek koyu bir muhallebi kıvamında pişiriliyor. Bu sos servis tabağına alındıktan sonra ise, acı biberle etsiz olarak pişirilmiş bamya yemeği üzerine ilave ediliyor.
Şu anda kulağınıza oldukça yabancı görünüyor olsa da, bir dönemin en sevilen yemekleri arasında olduğunu söylemeden geçemeyeceğiz.
DEMİRHİNDİ ŞERBETİ
Osmanlı mutfağının en önemli özelliklerinden birinin şerbetler olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bu şerbetlerden birinin, Demirhindi’nin ne kadar özel olduğunu biliyor muyuz? Her ne kadar Osmanlı mutfağı portakal şerbeti, turunç, şeftali, kayısı, erik, badem şerbeti, kavun çekirdeği şerbeti, gül, menekşe, yasemin, nar, kızılcık, çilek, koruk, keçiboynuzu şerbetleriyle dolu olsa da, Demirhindi’nin yeri hep ayrı olmuştur.
Aslında bir Afrika bitkisi olan Demirhindi mayhoş tadıyla meşhurdur. Asya mutfağında çeşitli yemeklerde de kullanılan Demirhindi Osmanlı mutfağına girer girmez popüler olmuş ve Ramazan ayının da vazgeçilmez şerbetlerinden birine dönüşmüştür. Son yıllarda yeniden popülerleşen Demirhindi şerbetini Ramazan ayı boyunca Osmanlı mutfağı yemekleri servis eden bazı restoranlarda tadabilmeniz mümkün.
NIZBAÇ
Türk mutfağının, belki de pişirilmesi son derece zahmetli olduğu için, unutulmuş lezzetlerinden biri de Nızbaç. Aslında Oğlak eti ile yapılan bu leziz köfte, oğlak eti temin edilemediği zamanlarda yağsız kuzu eti ile de yapılabiliyor.
Soğan ve havuçla uzun süre güveçte pişirildikten sonra kıyma haline getirilen oğlak etinin içine karabiber, tarçın, kişnişi taze nane ve sakız eklenmesiyle yapılan Nızbaç’ı herhangi bir yerde tadabilmek artık neredeyse maalesef mümkün değil.
YASEMİN REÇELİ
Reçel Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biridir. Ülkemizde erikten karpuza, patlıcandan domatese kadar hemen her meyve ve sebzenin reçeli yapılıyor. Ancak bazı reçeller var ki gün geçtikçe isimleri unutuluyor. Bu unutulmuş lezzetlerden biri de Yasemin Reçeli.
Sadece yasemin bitkisinin çiçekleri kullanılarak yapılan bu leziz reçelin gün geçtikçe mutfağımızdaki varlığının azalması oldukça üzücü.
KAŞKARİKAS
Mutfağımızın artık adı bile unutulmuş olan zeytinyağlı lezzetlerinden biri Kaşkarikas. Aslında yapımı son derece kolay olan ve son derece sağlıklı olduğunu bildiğimiz Kaşkarikas’ı bu Ramazan kendi mutfağınızda deneyebilirsiniz.
Kabak kabuklarını 1.5cm genişliğinde soyun ve ince uzun, 3-4 cm’lik parçalara bölün. Ardından bu kabukları; salça, domates, dereotu, limon suyu, tuz, şeker ve zeytinyağı karışımının yer aldığı tencereye ilave edin ve kısık ateşte pişirin.
Ağustos ayı sıcaklarında geçireceğimiz bu Ramazanda Kaşkarikas’ın vazgeçemeyeceğiniz lezzetler listesine gireceğine eminiz
KOCA GÖRMEZ BÖREĞİ
Kocagörmez Böreği henüz mutfağımızın unutulmuş lezzetlerinden biri değil. Ancak adının sempatikliği sayesinde kendisini size tanıtma ihtiyacı duyduk. Gebze yöresine ait ve bayram sabahlarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan bu böreğin yapımı ise son derece kolay.
Standart mayalı börek hamurunu yufka haline getiriyoruz. Böreğimize ise lezzetini tamamen iç malzemesi veriyor. Kuru soğanları büyük büyük küpler halinde doğruyoruz ve içine beyaz peynir ekledikten sonra pul biber ile tatlandırıyoruz. Yufkalarımızın arasına bu harcı yerleştiriyor ve üstü nar gibi kızarana kadar fırınlıyoruz. Bu böreği kesinlikle deneyin ve soğan ile peynirin inanılmaz lezzet ziyafetine dönüşümüne tanık olun.
KORUKLU BAMYA
Koruklu Bamya karşılaşma şansınız çok az da olsa hala Safranbolu yöresinde tadabileceğiniz lezzetlerden biri. Bu yemeğe tüm özelliğini kazandıran şey ise, adı üzerinde; koruk!
Koruklu Bamya bildiğiniz etli bamya yemeği gibi pişiriliyor. Ancak etli bamyadan en büyük farkı, haşlanmış koruk üzümü suyunun, yemeğin pişme sürecinin sonuna doğru tencereye ekleniyor olması. Bamyaya son derece farklı, mayhoş bir lezzet katan Koruklu Bamba’yı, yolunuz Safranbolu’dan geçerse tüm yöresel restoranlarda sormanızı ve mümkünse tatmanızı şiddetle tavsiye ederiz.
İSHAKİYE
İshakiye de mutfağımızın kaybolmaya yüz tutmuş helvalarından biri. Osmanlı döneminden beri Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olmuş helvanın pek çok çeşidi hala mutfaklarımızda var. Ancak İshakiye unutulmaya yüz tutmuş helva tariflerinden biri.
Yapımı bir evin mutfağı için bira zahmetli olsa da, un helvası yapmayı bilen hanımların bu tarifi de denemesini tavsiye ederiz. 1 kahve fincanı tereyağını erittikten sonra, kısık ateşte 1.5 su bardağı pirinç ununu yavaş yavaş ekleyerek kavurun. Ardından 2 su bardağı şekerli sütü yavaş yavaş bu karışıma yedirin. Unun kokusu tamamen çıktıktan ve helva kıvama geldikten sonra 1 çay bardağı bademi helvanın içine ekleyin. İster geniş bir kapta, ister küçük küçük kaplarda şekillendirilmiş olarak, helvanızı soğuduktan sonra servis yapabilirsiniz.
CENNET ÇAMURU
Siz adına kanmayın, bu lezzeti bir kez tattıysanız bir daha kolay kolay unutamayacaksınız. Görüntüsü her ne kadar çamuru andırıyorsa da, adı üzerinden sanki cennetten çıkmış bir lezzet!
Antep yöresine ait olan bu ilginç tatlı aslında tel kadayıftan yapılıyor. Tel kadayıf terayağı ile birlikte kısık ateşte iyice pişene kadar kavruluyor ve üzerine toz fıstık ekleniyor. Şerbeti de eklenip soğumaya bırakıldıktan sonra, hele bir de kaymakla servis yapılmışsa, Cennet Çamuru’nun tadına doyum olmuyor.
HARPUT KÖFTESİ
Ramazan ayının en önemli etkinliklerinden birinin iftar sofraları olduğunu söylememize gerek yok. İftara ne pişirsem diye düşünen hanımlar için bu sene utulmuş lezzetleri anımsatmaya karar verdik. Anadolu topraklarının en lezzetli mutfaklarından biri olan Elazığ mutfağına ait olan Harput Köfte de yeniden keşfedilen lezzetlerden biri.
Özellikle büyük şehirlerde yöresel tatlar sunan pek çok restoranın menüsüne yeniden girmeyi başarmış olan Harput Köfte’nin en önemli özelliği haşlanarak pişirilmesi. Kuru soğan, maydanoz, toz biber, tuz, yağsız kıyma ve bulgurun yoğurularak köfte haline getirilmesinin ardından Elazığ yöresine özel olan bu köfteler kaynayan yağlı ve salçalı suda pişiriliyor. Muhakkak tatmanızı tavsiye ediyoruz.
ZÜLBİYE YEMEĞİ
Afyon yöresine ait olan ve hala pişiriliyor olsa da eski popülerliğini bir türlü kazanamayan yemeklerden biri de Zülbiye Yemeği. İsminin kökenini bilemediğimiz bu özel lezzetin epey zahmetli, zahmetin de ötesinde hüner gerektirdiğini söylemeye gerek var mı?
Zülbiye yemeği tam anlamıyla bir et yemeği. Pişirmek içinse sabır gerekiyor olsa gerek çünkü pek çok aşaması var.
Yemeğin ilk aşamasında dana etleri limon suyu, karabiber, maydanoz ve zeytinyağından oluşan bir sosun içerisinde en az 3 saat bekletiliyor. Terbiye edilen etler kısık ateşte uzun bir süre pişirildikten sonra toprak kaplara alınıyor. Üzerlerine bütün arpacık soğan ilave ediliyor ve soğanların üstüne çıkacak kadar et suyuyla birlikte, ağzı kapatılarak fırına veriliyor.
Pişirmesi ne kadar zahmetliyse, yemesi de bir o kadar lezzetli görünmüyor mu? Günümüzde popülerliğini yitirmiş olsa Zülbiye Yemeği uzun bir dönem Afyon’da Ramazan sofralarının vazgeçilmez lezzetlerinin başında gelmiş.
GULUGURSA
Ramazan bayramının vazgeçilmez tatlısının baklava olduğuna şüphe yok. Ancak baklava kadar lezzetli birçok yöresel tatlının da var olduğuna eminiz. Günümüzde eskisi kadar popüler olmasa da bu lezzetlerden biri de, Sakarya yöresine özgü olan Gulugursa.
Baklava yufkası inceliğinde açılan yufkaların içine ceviz serpilmesi ve ardından yufkanın dört bir kenarından büzüştürülerek kapatılmasıyla hazırlanan Gulugursalar küçük parçalar halinde kesiliyor ve üzerine kızgın tereyağı dökülerek fırınlanıyor. Uzun bir dönem bez torbalarda hiç bozulmadan saklanabilen bu inanılmaz lezzet, gerektiğinde üzerine sıcak şerbet dökülerek servise hazır hale getiriliyor.
Büyük şehirlerde bu tatlının tadına bakabilmeniz neredeyse imkansız. Ancak yolunuz Sakarya’dan geçerse kesinlikle arayıp bulmanızı ve tadına bakmanızı tavsiye ederiz.
KARA HABER
İftar sofralarının zenginliği ile ünlü bir diğer şehrimiz olan Konya’ya ait ilginç bir yemekten, daha doğrusu bu yemeğin isminden söz etmek istiyoruz; Kara Haber. Her ne kadar ismi son derece ilginç olsa da, Kara Haber oldukça aşina olduğumuz bir lezzet. Kısacası yaprak sarması.
Peki Konyalılar, iftar sofrasının vazgeçilmezlerinden biri olan yaprak sarmaya neden mi bu ismi vermiş? Çünkü bu mutfağımızın vazgeçilmez lezzeti olan sarma, Konya iftar sofralarında tatlıdan sonra servis ediliyor ve bu muhteşem sofranın son lezzetinin habercisi olduğu için kendisine Kara Haber deniliyor.
PEPECURA TATLISI
Her ne kadar Karadeniz yöresinin her bir lezzeti olağanüstü olsa da, biz çok da popüler olmayan bir Karadeniz lezzetinin sayfalarımıza taşımaya karar verdik; Pepecura Tatlısı.
Rize’ye özgü olan ve Ağustos ile Eylül aylarında olgunlaşan kokulu siyah üzümden yapılan Pepecura maalesef yakın dostları mıhlama ya da turşu tava kadar popüler değil. Belki de bu durum, maalesef yılın sadece belli dönemlerinde elde edilen meyvelerden yapılıyor olmasından kaynaklanıyor. Kokulu siyah üzüm şırasının mısır unu, bazen de nişasta ile pişirilmesiyle yapılan Pepecura, muhteviyatı nedeniyle beslenme uzmanları tarafından kansızlığa iyi gelen lezzetlerden biri olarak tarif ediliyor. Ancak bu yöresel lezzet de neredeyse unutulmaya başlandı. Yolunuz bu Ramazan’da ya da bayramda Rize’ye düşerse muhakkak tatmalısınız.
KAYNAK MSNBC
0 Yorum